MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin işyeri (lokanta) elektrik abonesi olduğu ve kiracı olarak kullandığı işyerini 2010 yılının 6.ayında dava dışı Mustafa Sevinç isimli şahsa devrettiğini, dava dışı kişi tarafından işyerinin faaliyette olduğu döneme ilişkin olarak davalı tarafından 44.779,00 TL enerji bedeli tahakkuk ettirildiğini, bu bedelden devir alan ve fiilen kullanan kişinin sorumlu olduğunu ileri sürerek; müvekkilinin davalı tarafa 44.779,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, dosya kapsamına göre; davacının elektrik aboneliğini sonlandırmadığı, bu nedenle dava konusu tahakkuktan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. somut olayda, mahkemece; dava konusu tahakkuka ilişkin olarak ilgili yönetmelik hükümlerine göre denetime elverişli şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmamış, davacının abone olması nedeniyle davalı kurumun tahakkuklarından sorumlu olduğu vurgulanmıştır. Elektrik bedelinin belirlenmesi hakimin hukuki bilgisi ve genel hayat tecrübelerine göre değerlendirebileceği bir konu olmayıp, uzman bilirkişi incelemesini gerektiren teknik bir konudur. Mahkemece bu konularda HMK 266 ve devam eden maddeleri uyarınca uzman bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak rapor alınması gerekmektedir.Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, öncelikle dosyanın uzman mühendis bilirkişilerin de aralarında bulunduğu üç kişilik bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi kurulundan davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve sözleşme hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.