Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4096 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4665 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; davalının işyerinde 2009 yılının Ekim ve 2010 yılının Nisan - Haziran - Ağustos ve Ekim ayları dönemlerine ilişkin olarak elektrik enerjisi kullandığını, tahakkuk ettirilen elektrik enerjisi kullanım bedelinin tahsili amacıyla başlatılan takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazının iptali ile % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir . Davalı vekili, cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu yere ilişkin elektrik aboneliğinin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalının abone olmadığı, bu nedenle enerji tüketim bedelinden de sorumlu tutulamaycağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.Somut olayda; taraflar arasında abone sözleşmesi olmadığından davalının sözleşmeden kaynaklanan sorumluluğu bulunmadığı kuşkusuzdur. Bu noktada davalının fiili kullanıcı olup olmadığının tespiti önem arz etmektedir. Yargılama sırasında dava konusu ticarethanede ve tahakkuka konu dönemlerde kimin ve hangi tarihten itibaren faaliyette bulunduğu ilgili kurumlardan araştırılmamıştır. Öte yandan, mahkemece yargılama sırasında bilgisine başvurulan hukukçu bilirkişinin raporu doğrultusunda karar verilmiştir. Rapor düzenleyen bilirkişi elektrik tüketim bedeli hesabı konusunda uzman olmadığından, bilirkişi olarak dinlenemez. Hal böyle olunca, mahkemece; dava konusu adreste davalının ticari faaliyette bulunup bulunmadığı, faaliyette bulunmuş ise faaliyetin hangi tarihten itibaren başladığı ilgili Ticaret Odası Başkanlığı, Ticaret Sicil Müdürlüğü, Vergi Dairesi Müdürlüğü, Belediye Başkanlığı, Muhtarlık ve diğer kurumlardan sorularak saptanması, davalının dava konusu yerde ve dönemlerde ticari faaliyette bulunduğunun tespiti halinde dosyasının dava konusunda uzman mühendis bir bilirkişiye verilerek, elektrik bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre hesaplatılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.