MAHKEMESİ : DEMRE ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 01/04/2013NUMARASI : 2012/46-2013/60Taraflar arasında görülen tedbir nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ve davalının ayrı yaşadıklarını, davacının çocuk ile baba evine sığındığını, davalının yardımcı olmadığını belirterek, aylık 300.00 TL tedbir nafakası takdir edilmesini talep etmiştir .Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının evi terkettiğini, nafaka isteme hakkı olmadığını, davacının açtığı boşanma davasının reddedildiğini, çocuk için ise nafakaya hükmedildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir .Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir .Dava, tedbir nafakası talebine ilişkindir.TMK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Tedbir nafakasında eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması veya davacının çalışması davalı (kocayı) tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ortak giderlere ( elektrik, su, telefon, kira, yakıt parası vs.) katılma yükümlülüğünü tamamen ortadan kaldırmaz. Bu durum sadece nafaka miktarının takdirinde etkili olabilir. Davacı kadının gelirinin bulunması ona tedbir nafakası bağlanmasını engelleyici bir hal değildir. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4).Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korunması gerektiğini gözetmelidir.Buna göre, davacının ayrı yaşamada haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir. Dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden; tarafların 2009 yılında evlendikleri, 1 tane müşterek çocuklarının bulunduğu ve 2010 doğumlu müşterek çocuğun davacı ile birlikte yaşadığı, davacı kadın tarafından davalı aleyhine açılan boşanma davasının, davalının kusuru ispatlanamadığından reddine karar verildiği, daha önce açılan davada verilen davalının çocuk için aylık 250.00 TL nafaka ödemesine ilişkin kararın kesinleştiği, dinlenen tanıkların ise davacının neden evden gittiğini ve tarafların neden ayrı yaşadıklarını bilmediklerini beyan ettikleri anlaşılmaktadır. Bu bilgiler ışığında somut olaya baktığımızda, tanık anlatımlarından davacı eşin ayrı yaşamakta haklı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Davacının, ayrı yaşamada haklı olduğunu kanıtlaması gerekir. Bu yönde kabul edilebilir herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken kabulü yönünde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.