Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4050 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19880 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 3. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 27/05/2013NUMARASI : 2010/912-2013/582 Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacıların müşterek çocuğu Kadir'in davalıların çocuğu küçük E..'in attığı taşla gözünden yaralandığını, küçüğün sağ gözünü kaybettiği, fazlaya dair hak saklı kalmak üzere küçük için 30.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi ve davacı baba için 10.000,00 TL, anne için 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 90.000,00 TL'nın haksız fiil tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı yandan alınıp davacılara verilmesini talep etmiştir. Davalı, olayın failinin belli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, haksız eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasında genel mahkemenin yetkili olduğuna ilişkin hükmünün temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi TMK'nun 369. maddesinin uygulanması gerektiği ve bunun Aile Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesi ile hükmü bozmuş olup, mahkemece, bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda dosyaya tüm tedaviye ilişkin harcamalar sunulmasa da küçüğün geçirdiği operasyon, sürecin uzunluğu, yayıldığı zaman aralığı, tedavinin niteliği çocuğun yaşı değerlendirilerek makul miktarda tedavi gideri olacağının kabulü zorunlu olduğundan belge aranmaksızın ve bilirkişi incelemesi yapılmaksızın küçük K.. için 5.000,00 TL. maddi tazminat ile 15.000,00 TL manevi tazminatın ve anne S.. için 5.000,00 TL, baba Soysal için 5 000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi 28.08.2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş, hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1- Davalının temyiz itirazları yönünden; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlanmış olması ve temyiz tarihinde Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlamamış olması sebebiyle temyiz isteğinin incelenmesinde 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümleri uygulanmıştır. Dava, adli tatilde görülebilen davalardandır. (1086 s. HUMK. md. 176/4) Adli tatilde görülebilen davalarda, temyiz süresi adli tatilde de işlemeye devam eder. Başka bir ifade ile, adli tatilde görülen davalarda, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 177. maddesindeki ek süre uygulanmaz. Karar, temyiz eden davalı vekiline 10.07.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacının temyiz dilekçesi ise 22.07.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı vekili yasada öngörülen on beş günlük temyiz ve on günlük mukabil temyiz süreleri geçtikten sonra 22.08.2013 günü verilen dilekçe ile kararı temyiz etmiştir. Temyiz süresi geçirilmiştir. Temyiz dilekçesinin süre aşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Dava, haksız fiil nedeniyle yaralanmadan dolayı maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi istemine ilişkindir. Bedensel zarara uğrayan kimse, çalışma gücünü sürekli veya geçici olarak yitirmesinden ve ileride edineceği kazançtan yoksun kalmasından doğan zarar ile bütün giderlerini isteyebilir. Çalışamamaktan kaynaklanan zarar ise geçici iş göremezlik nedeniyle olabileceği gibi; sürekli iş göremezlik biçiminde de olabilir. Geçici iş göremezlik zararı, zararı görenin yaptığı iş ve gelir durumu itibariyle iyileşme süresinde elde edemediği kazançtan ibarettir. Sürekli iş göremezlik zararı ise beden gücü kaybına uğrayan kişinin, zarar görmeden önce yapmakta olduğu iş için daha fazla bir güç (efor) harcaması nedeniyle doğan zarardır. Davacı (Kadir) herhangi bir iş yapmasa dahi, meydana gelen beden gücü kaybı nedeniyle günlük işlerini gerçekleştirmesi sırasında daha fazla güç harcayacağı açıktır. Somut olayda, dosya içerisinde bulunan Adli Tıp Kurumu raporunda sağ göz kaybının uzuv zaafı olduğu, %32,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, bu orandaki maluliyetin sürekli olduğu belirtilmiştir. Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacı Kadir'in sürekli iş göremezlik zararının da hesaplattırılıp varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, bu istemin tümden reddedilmiş olması ve farazi gerekçeler ile makul tedavi giderine hükmedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. Bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.