MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (... 1.AHM) Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde davalı ...’in ortak muris ...’nün eşi, davalı ...’in ortak murisin oğlu olduğunu, davaya konu taşınmazın ½'sinin ortak muris, ½'sinin de davalı ... adına kayıtlı olduğunu, davalı ... tarafından ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, davacının uzun süreden beri bu taşınmazda oturduğunu, taşınmaza yatırım yaptığını, değerini artırdığını belirterek fazlaya dair hakları saklı olmak üzere harcamaların tutarı olan 10.000 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.Mahkemece ortaklığın giderilmesi davasının kararının kesinleşmediği, paydaşlık durumu sürerken bu davayı açma hakkının doğmayacağı, taşınmaz mal ortak kaldığı sürece paydaşların malvarlığında artma olmayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Somut olayda ortaklığın giderilmesi davasının bu davadan önce açıldığı, 24.12.2009 tarihinde karar verildiği, henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.818 sayılı BK 61–66 maddeleri (6098 sayılı TBK 77-82.maddeleri) gereğince sebepsiz zenginleşme; ortaklığın giderilmesi yolu ile satışın yapıldığı ve satış bedelinin ödendiği tarihte gerçekleşir. Sebepsiz zenginleşme nedeni ile hükmedilecek miktar, davacının yaptığı onarımların satış tarihinde taşınmazın değerinde meydana getirdiği artış oranında olmalıdır. 02.02.1991 tarihli ve 1990/1 E.-1991/1 K.sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi iade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade isteminde bulunabilmek için bir tarafın malvarlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. Bu azalma ve çoğalmanın dava konusu taşınmazın davacı tarafından davalıya teslim edildiği tarihte gerçekleştiğinin kabulü zorunludur. Somut olayda; davacının taraflar arasında ortak olan taşınmazda yaptığını ileri sürdüğü onarımlar nedeni ile dava açmakta hukuki yararı bulunduğu tartışmasızdır. Mahkemece yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda ortaklığın giderilmesi kararının kesinleşmesi sonunda davacının iddia ettiği onarımların varsa satış bedeline katkısı ve anılan İBK doğrultusunda davacının taşınmazı teslim tarihi belirlenerek varılacak sonuca uygun karar verilmesi gerekir iken usul ekonomisine de aykırı olacak şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.