Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3991 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 21142 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDava dilekçesinde mirasbırakan ... ait olan 01.12.2005 tarihli vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkisi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü ile vasiyetnamenin iptaline dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalılar vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı asil ... ve davalılar vekili Av. ... ile aleyhine temyiz olunan davacı vekili Av. ... geldi. Gelen davalı asil ile taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin karara bağlanması için belirlenen güne dosyanın bırakılması uygun görüldü. Belirli gün ve saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:YARGITAY KARARIDavacı vekili dilekçesinde; mirasbırakan .... yanında kaldığı davalıların etkisi altında kalarak düzenlediği 01.12.2005 tarihli vasiyetname ile mal varlığının büyük bölümünü davalılara vasiyet ettiğini, ayrıca şekil eksikliği nedeni ile de vasiyetnamenin geçersiz olduğunu, zira mirasbırakanın okur yazar olmasına rağmen vasiyette okur yazar olmadığının beyan edildiğini, öte yandan vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında hazır bulunan tanıkların mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını beyan etmediklerini ileri sürerek; mirasbırakan... son arzularını içeren 01.12.2005 tarihli vasiyetnamenin iptalini, bunun mümkün olmaması halinde tenkisini talep etmiştir.Davalılar vekili; vasiyetnamenin şekil şartlarına uyularak düzenlendiğini, öte yandan saklı paya tecavüzün vaki olmadığını savunarak; davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; “… gerek davalıların kabul beyanları, gerekse mirasbırakanın daha evvel yapmış olduğu Lüleburgaz 2. Noterliği'nin 01.12.2005 tarih ve 10566 yevmiye nolu vasiyetnameden rücu senedinde belirtildiği üzere murisin okuma yazma bildiği, ancak dava konusu 01.12.2005 tarih ve 10567 yevmiye nolu vasiyetnamede okur yazar olmadığının belirtildiği, sol el baş parmak izi alındı denilmesine rağmen çelişir mahiyette imzasının alındığı, mirasbırakanın vasiyetnameyi okuduğunun değil dinlediğinin belirtildiği, TMK. nun 533. maddesi gereğince vasiyetnamenin okuması için mirasbırakana verilmesinin şekil şartlarından olduğu, şayet okuma yazma bilmiyorsa imza atamayacağı, okuma yazma bilen murisin vasiyetnameyi okumasının gerekeceği…” gerekçe gösterilerek vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK. nun 535. maddesi; “Mirasbırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder.Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.” hükmünü içermektedir.Yazılışına bakılarak TMK. nun 535. maddesinin, ancak vasiyetçinin okuyamaması veya imzalayamaması halinde uygulanabileceği düşünülebilirse de, bu görüş, doğru değildir. Nitekim, 26.03.1962 günlü ve 23/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde açıkça ifade edildiği üzere, okur yazar kişiler bile, dileğine göre ve hiç bir sebep bildirmeye veya vasiyetnameye yazdırmaya yer olmaksızın okuyamayan veya imzalayamayanlar gibi resmi vasiyetname düzenletme yolunu seçebilirler. Öte yandan, okuyamayan veya imzalayamayanlar için öngörülen usulde düzenlenmiş bir resmi vasiyetnamede mirasbırakanın imzasının bulunmasının o vasiyetnamenin geçerliliği üzerinde hiçbir etkisi olmayacaktır. Sözü edilen içtihadın yürürlüğünden bu yana uygulama bu yolda devam ede gelmiştir. Bu bakımdan olayda mirasbırakan okur yazar olduğu halde okuyamayan veya yazamayanlar gibi vasiyetname düzenlemiş olmasında bir sakınca yoktur. Hal böyle iken, mirasbırakanın vasiyetnameyi imza etmiş olması bir şekil bozukluğu değil, aksine kanun koyucunun amacını pekiştiren bir garanti niteliğindedir. Başka bir deyimle; olayda şekil eksikliği değil, gereği olmayan bir şekil fazlalığı sözkonusudur. Asgari şartlarla gerçekleşen bir işleme vasiyetin özünü zedelemeyen bir takım başka şeklin eklenmesini iptal sebebi saymak, ölenin son arzularına saygı ilkesi ile çelişir(Yargıtay 2. HD. nin 24.11.1980 günlü ve 1980/7187 E. 8357 K. ve Yargıtay 3. HD. nin 17.12.2012 günlü ve 2012/21939 E. 25917 K. sayılı içtihatları).Öte yandan, okur yazar kişilerce, okuyamayan veya imzalayamayanlar gibi resmi vasiyetname düzenletme yolunun seçilmesi halinde de; TMK. nun 535/2. maddesinde gösterilen şekle uyulmak zorundadır. Ne var ki mahkemece, dava dilekçesinde iptal sebebi olarak gösterilip bu yöne ilişen diğer şekil eksikliğine ilişkin iddia ile irade sakatlığı konusunda ileri sürülen iddia hakkında bir araştırma yapılmamıştır.Hal böyle olunca, mahkemece; dava dilekçesinde ileri sürülen diğer iptal nedenlerinin incelenmesi ve ulaşılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.