MAHKEMESİ : DÜZCE 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 29/05/2014NUMARASI : 2014/51-2014/303Taraflar arasındaki önlem ve iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalı kocanın, ailesinin etkisinde kalarak, davacı doğum yaptıktan sonra olumsuz davranışlarda bulunduğunu, müşterek çocuk hastalandığında, davalının, davacının ailesinin yaşadığı evin, hastaneye daha yakın olduğu gerekçesiyle, davacıyı ve müşterek çocuğu davacının ailesinin evine bıraktığını, tarafların halen ayrı yaşadıklarını, davalının barışma çabası olmadığı gibi, davacının ihtiyaçlarıyla da ilgilenmediğini, davacının ayrı yaşamakta haklı olduğunu iddia ederek aylık 500 TL önlem ve 500TL iştirak nafakasının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekilicevap dilekçesinde; davacı ile aralarında geçimsizlik bulunmadığı halde, davacının, müşterek çocuğun tedavisinin daha kolay olduğu gerekçesiyle müşterek çocuğu da alarak ailesinin yanında yaşamaya başladığını, davalı tarafından, davacıya gönderilen para ile geçimini sağladığını, paranın bitmesi üzerine iş bu davanın açıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece; tarafların ayrı yaşadıkları, davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu, ancak davacının, asgari ücretle çalıştığı ve düzenli maaşının bulunduğu, bu durumda tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak, davacının önlem nafakası talebinin reddine, müşterek çocuk yönünden ise aylık 250 TL iştirak nafakasına karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın tüm davacı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir.4721 sayılı TMK'nun 186/3.maddesinde; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı ifade edilmiş, 197/2.maddesinde de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır, denilmiştir.Önlem nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. TMK.186/son maddesi gereği davacı (kadın)ın belirli bir gelirinin bulunması, hatta gelirinin davacı kocadan fazla bile olması davalı kocaya ortak giderlere (elektrik, su, telefon, yakıt, kira parası vs.) katılma yükümlülüğünden tamamen kurtarmaz. Davacı kadının gelirinin bulunması nafaka takdirine engel değildir.Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir. Somut olayda, davacının aylık 1.000 TL gelirle işçi olarak çalıştığı, müşterek çocuk ile birlikte babasının evinde kaldığı; davalının çiftçi olduğu, yıllık 5.000 TL gelirinin bulunduğu, adına kayıtlı taşınmazların bulunduğu anlaşılmıştır.Mahkemece, ayrı yaşamakta haklı olduğu kabul edilen davacı kadın lehine, tarafların sosyal ekonomik durumları ve hakkaniyet ölçüsü de gözetilerek uygun bir miktar nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.