Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3907 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18870 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BARTIN AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 12/03/2013NUMARASI : 2009/160-2013/131 Taraflar arasında görülen ziynet ve ev eşyası alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; tarafların boşandıklarını, davacının eşi tarafından dövülmesi üzerine evden ayrılarak bir daha dönmediğini, ziynet eşyalarının ve çeyiz eşyalarının davalıda kaldığını belirterek aynen iadesine, olmadığı takdirde 38.251 TL tutarındaki bedellerinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevabında; iddiaların yersiz olduğunu, evden planlayarak ayrıldığını, dayak olayı olduğu gün değil, ertesi gün kendisi tarafından böbrek rahatsızlığı nedeniyle doktora götürüldüğünü, oradan kaçtığını, ziynetleri yanında götürdüğünü belirterek, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davacının emniyetteki beyanında, dövülme olayının bir gün önce olduğu, ertesi gün sabah davalının davacıyı doktora götürdüğü, burada davacının elindeki morluklar nedeniyle rapor almak istemesine davalın??n karşı çıktığı ve bunun üzerine davacının kaçtığı, bu beyanlara göre ziynetleri yanında götürme imkan ve zamanının bulunduğu, ayrıca dava dilekçesinde ziynetlerin davalıda kaldığı, emniyette ise davalı tarafından elinden alınıp annesine verildiği yönünde çelişkili beyanı karşısında ziynet eşyalarına yönelik iddianın ispat edilemediği gerekçe gösterilerek, bu talebe yönelik davanın reddine, çeyiz eşyalarına ilişkin talebin ise kısmen kabülüne karar verilmiştir. Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmektedir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir. 1-Davacı vekilinn temyiz itirazları yönünden, Somut olayda; tüm dosya kapsamından davalının davacıyı rahatsızlığı nedeniyle doktora götürmesini istemesi üzerine darp ettiği (27.03.2007'de) ertesi gün sabah böbrek rahatsızlığı nedeniyle eşiyle birlikte hastaneye gittikleri, ancak bu esnada bir gün önceki darp olayı nedeniyle rapor almak istemesine davalı karşı çıkınca davacının oradan kaçtığı, doktor raporu aldığı ve davalının Sulh Ceza Mahkemesince bu olay nedeniyle yargılandığı, mahkum olduğu, davacının tekrar eve dönmediği anlaşılmaktadır. Bu durum kaşısında, bir gün öncesinde eşi tarafından dövülen ve ertesi günü böbrek rahatsızlığı nedeniyle eşi tarafından hastaneye götürülen davacının, hasta bir halde hastaneye giderken ziynetleri yanında götürme fırsatı bulamayacağı, dava dilekçesi ve emniyetteki beyanlarında sonuç itibariyle ziynetlerin eşi tarafından alındığı beyanında bir çelişki bulunmadığı gözönünde bulundurulmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 2-Davalı temyizi yönünden ise; Ancak, mahkemece çeyiz eşyalarının iadesine ilişkin hüküm infazda tereddüt yaratacak şekilde tesis edilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun.297.md (HUMK.388.md) maddesi, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesini emredici kural olarak getirmiştir.İstem hakkında karar verilirken istenilen eşyaların her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer, birer, açık, şüphe ve infazda tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Gerekçeli kararın da kısa karara uygun düzenlenmesi zorunludur. Dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi her hangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Hüküm altına alman eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.