MAHKEMESİ : AMASYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/05/2014NUMARASI : 2012/384-2014/230Taraflar arasında görülen tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davalı Yeşilırmak Edaş hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar haklarındaki davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm; davacılar vekili ile davalılardan C.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiş, hükmün duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen 10.03.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. Ç.. K.. ile aleyhine temyiz olunan davalı Yeşilırmak Edaş vekili Av. B.. S.. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacılar vekili dilekçesinde; müvekkilleri Yavuz ve Züleyha'nın oğlu, M.. B.. ve M.. A..'nin kardeşi olan Semih Altıok'un, 30.05.2011 tarihinde elektrik akımına kapılarak yaşamını yitirdiğini, olayın meydana gelmesinde Semih'in yanında çalıştığı davalı Cebrail ile olayın meydana geldiği dairenin sahibi olan davalı Abdurrahim, aynı yerde çalışan davalı Soner ve enerji nakil hattını işleten davalı Yeşilırmak Edaş'ın sorumlu olduklarını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, müvekkileri Yavuz ve Züleyha için 1.000'er TL maddi tazminat ile tüm müvekkilleri için 50.000'er TL olmak üzere toplam 200.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, 05.11.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini müvekkili Yavuz için 16.700,47 TL ye, müvekkili Züleyha için 19.714,27 TL ye yükseltmiştir. Davalı Yeşilırmak Edaş vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin işlettiği enerji nakil hattı ile bina arasında gerekli emniyet mesafesinin bulunduğunu, ayrıca hattın bakım eksikliğinin de bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı C.. K.. vekili cevap dilekçesinde; davacıların desteği olan Semih'in müvekkilinin yanında çalışmadığını, olay tarihinde Semih ile müvekkilinin gezmek için Suluova İlçesine gittiklerini, Semih'in çalışma sahasına girmesi nedeniyle olayın meydana geldiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.Davalı Soner davaya cevap vermemiş, diğer davalı Abdurrahim ise davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; aldırılan bilirkişi raporu ile olayın meydana gelmesinde davalılar Cebrail, Soner ve Abdurrahim'ın kusurunun bulunduğu, davalı Yeşilırmak Edaş'ın ise kusurunun bulunmadığının belirlendiği gerekçesiyle, davalı Yeşilırmak Edaş hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar haklarındaki davanın kısmen kabulü ile davacı Yavuz için 16.700,47 TL maddi ve 13.000 TL manevi, davacı Züleyha için 19.714,27 TL maddi ve 13.000 TL manevi, davacı Melih Baki için 5.000 TL manevi, davacı Mert Ali için 6.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve mütesilsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalı C.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı C.. K.. vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.Dava; davacıların desteğinin elektrik akımına kapılarak ölmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı Yeşilırmak Edaş, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur. Bu sorumluluk türü tehlike sorumluluğu olarak da isimlendirilmekte olup, sorumluluk türlerinin en ağırını oluşturur. Burada tehlikeli nesne veya işletme ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir. Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır(Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15). Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; desteğin, davalı şirkete ait enerji nakil hattındaki elektrik akımına kapılarak hayatını yitirdiği; dolayısıyla davalı şirketin faaliyeti ile ortaya çıkan zarar arasında illiyet bağının bulunduğu, davalı şirketin zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.Buna göre, mahkemece; davalı şirketin bir kusurunun bulunmamasının, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip olmadığı gözetilerek; davalı şirketin, diğer davalılar ile birlikte tazminat kalemlerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken; bu yön gözardı edilerek, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bundan ayrı, olay tarihi, olayın oluş biçimi ve özellikleri ile ekonomik olgular gözetildiğinde, davacılar yararına takdir edilen manevi tazminat miktarları azdır. Mahkemece, davacılar yararına daha üst düzeyde bir manevi tazminat takdir edilmesi için, karar bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı tarafın yargılama giderlerine ve vekalet ücretine yönelen temyiz itirizalrının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekâlet ücretinin davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı tarafa iadesine, 10.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.