Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3864 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10534 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/12/2013NUMARASI : 2011/673-2013/716Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili davacının, dava konusu taşınmazda 3/16 oranında hisse sahibi olduğunu; davalının 5/16, dava dışı İsmail'in de 7/16 oranında hisse sahibi olduklarını; dava dışı İsmail'in kendi hissesinden 3/16 hisseyi davacıya sattığını; davalı tarafından davacı aleyhine şufa davası açıldığını, bu dava sonucunda, davacının satın aldığı 3/16 hisseye ilişkin tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline karar verildiğini; davacının, satın aldığı zaman harap vaziyette bulunan taşınmaza, faydalı ve zaruri masraflar yaptığını; 22.000 TL masraf bedelinin tahsili amacı ile davalı aleyhine icra takibi yaptıklarını; davalının da, bu takibe haksız itirazda bulunduğunu iddia ederek; itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatı ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde; husumetin davalıya yöneltilemeyeceğini, davacı ile davalı arasında hukuki bir ilişki bulunmadığını, davalının yasal şufa hakkını kullanarak tescil kararı aldığını; davacının satın aldığı taşınmazın, kötü ve bakımsız bir yer olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, 20.700,00 TL üzerinden takibin devamına; dava konusu alacak belirlenebilir olmadığı , yargılamayı gerektirdiğinden, davacı vekilinin talep ettiği icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dava konusu uyuşmazlık; davacının, tapudan satın aldığı taşınmaza yaptığı iyileştirme bedellerinin, açılan dava sonucunda taşınmazın elinden çıkması nedeni ile, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan tahsili istemine ilişkin icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.Sebepsiz zenginleşme; haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından veya emeğinden yararlanma olarak tanımlanmakta olup iki mal varlığı arasındaki sebepsiz değer kaymasının geri döndürülmesi ile giderilmektedir. Aynen iade veya ikame şeyin iadesi mümkün değilse, zenginleşen, zenginleşme değerini geri vermekle yükümlüdür. Buna göre sebepsiz zenginleşen, halihazırdaki malvarlığı ile sebepsiz zenginleşme olmasaydı malvarlığının bulunacağı farazi durum arasındaki farkı iade ile yükümlüdür. Bu bağlamda sebepsiz zenginleşme davası, hukuksal bir neden olmaksızın malvarlığında kazanım meydana gelen kişi aleyhine açılır. Diğer taraftan önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile alıcı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Davacı, taşınmaza geçerli satış sözleşmesi neticesi tapu yolu ile malik olduğu için ve taşınmazın kendisine ait olduğu inancı ile birtakım iyileştirmeler yaptığından dolayı, somut olayda, iyiniyetlidir. Yukarıdaki ilkeler gereğince de, yaptığı iyileştirme bedellerini davalı taraftan tahsili amacıyla icra takibi yapmış olup, davalının itirazı üzerine eldeki itirazın iptali davasını açmakta haklıdır.Ne var ki, davalı dava konusu taşınmazda tek malik olmayıp, davacıdan şufa davası sonucu satın aldığı hisse ile toplamda 1/2 oranında taşınmaza malik bulunduğu; davalı dışında, davacı ile dava dışı hissedarın da taşınmaza malik bulundukları gözetilerek; davacının, ancak davalı tarafın payı oranında masrafları talep edebileceği tartışmasızdır.Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan husus gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.