MAHKEMESİ : İZMİR 14. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 12/06/2014NUMARASI : 2013/791-2014/388Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; tarafların boşanmaları sonucu davacı ile velayeti anneye verilen müşterek çocuk Berfin yararına aylık 500'er TL yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedildiğini; ancak, bu nafakaların aradan geçen zaman nedeni ile, davacı ve müşterek çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini beyan ederek; nafakaların aylık 1.000 TL'ye yükseltilmesine ve gelecek yıllarda %20'den az olmamak üzere arttırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, müşterek çocuk Berfin Şahin yararına takdir edilen iştirak nafakasının aylık 50 TL daha artırılmasına ve dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 550 TL iştirak nafakasının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,iştirak nafakası yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine; müşterek çocuğun yargılamanın devamı sırasında reşit olduğu anlaşılmakla hükmedilen bu nafakanın çocuğun reşit olduğu tarihe kadar geçerli olmasına; davacının, yoksulluk nafakasının artırılması talebinin ise reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.TMK. 182/2.maddesine göre; "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır".Aynı Yasanın 328/1.maddesine göre de; "Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur" (TMK. 330/1).İştirak nafakasının; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü ile genel ihtiyaçlarına uygun olarak ana babanın mali durumları da gözetilmek suretiyle takdiri gerekir.4721 sayılı TMK.nun 175.maddesinde, “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” Aynı kanunun 176/4.maddesinde ise; “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir” hükümlerine yer verilmiştir.Dava konusu olayda, mahkemece yaptırılan ekonomik durum araştırması neticesinde; davacı kadının, kendisine ait evde oturduğu, babasından 850 TL emekli maaşı aldığı,930 TL kredi borcu ödediği; davalı babanın eksper olup; eşinin yardımı ile geçindiği ve yıllık 9000 TL kira ödediği; müşterek çocuğun ise, 1996 doğumlu olup, yargılama sırasında reşit olduğu anlaşılmıştır.Dosyanın incelenmesinden, davalının ekonomik durumunun tespitine ilişkin zabıta araştırmasının yetersiz olduğu, davalının aylık ve gelir durumunun yeterince araştırılmadığı görülmüştür.Öyle ise, mahkemece; öncelikle, davalının aylık ve yıllık gelirlerinin net olarak saptanmasından sonra, ilk nafakaya karar verildiği tarihten dava tarihine kadar 9 yıllık bir sürenin geçmiş olduğu da gözetilerek; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı kadının durumu, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alınarak; nafakaların, TMK.4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktarda artırılmasına karar verilmesi gerekirken; yazılı gerekçe ile müşterek çocuk için iştirak nafakasında çok az miktarda artırım yapılması; davacı kadının yoksulluk nafakasının artırılması isteminin ise reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.