Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3846 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3270 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın çeyiz eşyaları yönünden kısmen kabulüne, ziynet eşyaları yönünden ise reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davalının davacıyı evden kovduğunu, tarafların boşandıklarını, davacıya ait çeyiz ve ziynet eşyalarının davalı tarafta kaldığını ileri sürerek, müvekkiline ait çeyiz eşyalarının davalıdan aynen alınarak müvekkiline teslimine, aynen teslimi mümkün olmaz ise dava tarihindeki değerleri toplamının yasal faizi ile birlikte tahsiline, ayrıca 22 ayar 11 adet adana burması altın bileziğin, 2,5 metre uzunluğunda bakla içleri dolu 18 ayar altın zincirin, 22 ayar 7'li çeyreklik altın künyenin, 7 adet çeyrek altının, 1 adet Cumhuriyet altınının, 14 ayar altın kol saatinin davalıdan alınarak müvekkiline aynen teslimine, olmadığı taktirde dava tarihindeki değerleri toplamının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, 1.500 TL takı parasının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacıyı kovmadığını, davacının evde hiç kimsenin olmadığı bir zamanda bütün takıları alarak gittiğini davacının dava konusu yaptığı takılar ve paranın dava dilekçesinde bahsedildiği kadar olmadığını ayrıca davacının 14 ayar altın olarak bahsettiği saatin altın olmadığını, davacının belirttiği eşyaların tamamının çeyiz olarak getirilmediğini, bir kısım eşyanın zaten müvekkilinin evinde bulunan eşyalar olduğunu, davacıya ait eşyaların halen muhafaza edildiğini, bunları davacının istediği zaman alabileceğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece, çeyiz eşyaları yönünden davanın kısmen kabulüne, ziynet eşyaları yönünden ise davanın reddine karar verilmiş, verilen hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Medeni kanun madde 6 gereğince "Kural olarak herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür." Somut olayda, davacı tüm ziynetlerin bozdurulup, ev alımında kullanıldığını iddia ettiğine göre, bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olacaktır.Davacı iddiasını ispat etmek için tanık beyanlarına dayanmış, bir kısım davacı tanıkları, ev alımı için 5 adet bilezik ve 2.5 metre uzunluğundaki zincirin bozdurulduğunu, beyan etmişlerdir.Buna karşılık davalı tanıkları duruşmadaki beyanlarında ise, boşanmadan sonra da, davacının kolunda bilezik gördüklerini bildirmişlerdir. Bu durumda, davacı tanıklarının beyanında geçen 5 adet bileziğin ev için bozdurulduğu kalan bileziklerin davacı kolunda olduğu ihtimali gözardı edilerek, davalı tanığının beyanına üstünlük tanınarak ve davalı tanıklarının beyanlarına hangi nedenle üstünlük tanındığı karar yerinde tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Öyle ise mahkemece, bu hususlar dikkate alınarak, 5 adet bilezik ve 2.5 metre zincir yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu ziynetler yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.