Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3846 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8622 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/10/2013NUMARASI : 2009/598-2013/564Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili dava dilekçesinde, davacıların kızı M.. D..'nın 09.01.2008 tarihinde banyoda şofbenden zehirlenerek vefat ettiğini, şofbenin 08.12.2007 tarihinde tamir için davalı yetkili servis elemanı olan davalılar A.. Ö.. ve A.. .. A..'ın gelerek şofbeni monte ettiğini, şofbenin montajı sırasında gaz sızmasını engelleyecek silikon ya da başka bir malzeme kullanılmadan yerine takıldığını, olayın meydana gelmesinde yetkili servis, montaj elemanları ile servisde gerekli eğitim, denetim ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen satıcı firmanın müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını belirterek, davacı Yaşar ve Ayşe için ayrı ayrı 15.000 TL manevi, 300'er TL destekten yoksun kalma tazminatı (ıslah ile toplam 13.722 TL), 400 TL maddi tazminat ile kardeşi Işılsu için 15.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.Davalılardan A.. H.. cevabında, .. Ltd Şti. de servis şöförü olarak çalıştığını, şofbeni monte etmediğini beyan etmiştir. Davalı A.. Ö.. vekili cevabında, davalının serviste teknisyen olarak çalıştığını, banyonun yeterince havalandırılmadığını beyan etmiştir. Davalı .. Ltd Şti. vekili cevabında, olayda sorumlu olmadıklarını beyan etmiş, süresinde zaman aşımı def'inde bulunmuştur. Davalı .. AŞ. vekili cevabında, şofbenin 1992 yılında üretildiğini, davacı Yaşar'ın astsubay olması nedeniyle tayin olduğunu, montajı yapmadıklarını, sorumlu olmadıklarını beyan etmiş, süresinde zamanaşımı definde bulunmuştur. Mahkemece; davalılardan ..Ltd Şti. ile Beko (Arçelik) AŞ. yönünden BK.'nun 60/1 maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle reddine, diğer davalılar A.. H.. A.. ve A.. Ö.. yönünden ise davanın kısmen kabulü ile davacı A.. D..'a 7.476 TL, davacı Y.. D..'a 5.246 TL maddi tazminatın, davacılar A.. D.., Y.. D.. ve Işılsu Doğan için ayrı ayrı 5.000'er TL manevi tazminatın diğer davalılardan tahsiline karar verilmiş, hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir. Dosya kapsamından, 09.01.2008 tarihinde davacılar Ayşe ve Yaşar'ın kızı M.. D..'ın banyoda şofbenden sızan gaz nedeniyle zehirlenerek vefat ettiği olaydan yaklaşık bir ay önce 08.12.2007 tarihinde .. yetkili servisi olan davalı .. Ltd Şirketinde görevli davalılar A.. H.. A.. ve A.. Ö..'in .. marka şofbenin tamiri ve montajını yaptıkları, olay nedeniyle Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanarak ceza aldıkları, hükmün 12. Ceza Dairesinin onama ilamı ile 24.01.2013 tarihinde kesinleştiği, bu davanın ise 31.12.2009 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarında baca borusunun şofbene bağlandığı kısımda sızdırmazlığın sağlanmaması nedeniyle bacadan yayılan gaz ile olayda %25 etkili olduğu, banyodaki pencerenin kapalı tutulmasının %75 etkili olduğunu, montaj hatasından dolayı %25 kusurun servis elemanı olan A.. Ö..'in %20, servis şöförü olarak çalışan Ali Haydar Aydın'ın %5 kusurlu olduğu açıklanmış, Aktüerya bilirkişi raporuna göre destekten yoksun kalma tazminatı için %75 oranında indirim yapılarak davacı Ayşe için 7.476 TL, davacı Yaşar için 5.246 TL olarak maddi tazminat hesaplanmıştır. Davada, kusursuz sorumluluk ve yardımcı şahsın sorumluluğu gereğince maddi ve manevi tazminat talep edilmektedir. Uyuşmazlık, davalı .. AŞ. tarafından üretilen şofbenin bakım ve onarımı yapması için yetkili kıldığı servis .. Ltd Şti.'nin çalışanları tarafından verilen zarardan sorumlu olup olmadıkları noktasında toplanmaktadır. Haksız fiillerde BK.nun 60. maddesinde zaman aşımı süresinin 1 yıl olduğu açıklanmıştır. BK'nun 55. (TBK.nun 66.)maddesinde, “Başkalarını istihdam eden kimse, maiyetinde istihdam ettiği kimselerin ve amelesinin hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıkları zarardan mesuldür." Bu maddeye göre istihdam edenin kusursuz sorumluluğu, kendisiyle bir sözleşme ilişkisi içinde bulunmayan üçüncü kişilere verilen zararlar içindir. Bir borç ilişkisi nedeniyle bir hakkın kullanılması ya da borcun ifası için yardımcı kullanan kişinin, borcun ifası ya da hakkın kullanılması sırasında diğer tarafa verdiği zarardan doğan sorumluluğu ise BK'nun 100. (TBK.nun 116.) maddesinde yer alan "İfa yardımcısının fiilinden sorumluluk" olarak kabul edilmiştir.Yardımcı kişinin eyleminden kaynaklanan sorumluluğun, sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanması nedeniyle, borçlunun, zarar gören alacaklı karşısındaki sorumluluğunun zamanaşımı süresi sözleşmeden doğan borçlara ilişkin BK'nun 125. (TBK'nun 146.) maddesi gereğince 10 yıldır.Davalı üretici firma ile tüketici (davacı) arasında malın satın alınması ile o malın en iyi biçimde bakım ve onarımının yapılması konusunda bir sözleşmenin kurulmuş olduğu görülmektedir. Sözleşme ile malı satın alan kişinin bu konudaki talebinin üretici firmanın yetkili kıldığı servis eliyle yerine getirilmiştir. Bu durumda malı satın alan ve kullanan ile, üretici arasında bakım ve onarım yapılması, gerekli hizmetin sunulması konusunda bir sözleşmenin bulunduğu açıktır. Bu sözleşme ile üretici firma, onarım ve cihazın daha iyi kullanılması ile ilgili yükümlülüklerini yetkili servise bırakmıştır. Yetkili servis, üreticiden aldığı yetkiye dayanarak hizmet sunmakta ve tüketicide malı satın almak suretiyle aralarında oluşan sözleşme uyarınca yetkili servisten en iyi biçimde hizmetin yerine getirilmesini talep etme hakkına sahip olmaktadır. Davacı ile davalı üretici firma ve davalı yetkili servis arasında sözleşme ilişkisi olduğu kabul edilerek BK'nun 100. (TBK.nun 116) maddesi gereğince zamanaşımı süresi 10 yıl olduğundan, mahkemece; bu madde hükmüne göre zamanaşımı süresi tartışılmadan BK.nun 60.maddesi gereğince davalılar yönünden davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda, mahkemece; davalılar üretici firma ve yetkili servis ile ilgili taraflardan delilleri sorularak, gerekirse kusur incelemesi için bilirkişi raporu alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Ayrıca, manevi tazminat yönünden; Borçlar Kanununun 47. (TBK.nun 56/2.) maddesi hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde manevi tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bu şartlar, her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermeli ve tartışmalıdır.Dava konusu olayda; olayın meydana geliş şekli, sonuçları ve davacılarda yarattığı etki dikkate alındığında davacılar için ayrı ayrı hükmedilen manevi tazminat miktarı az olup, hükmün bu yönden de bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.