MAHKEMESİ : SİLİVRİ 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/11/2012NUMARASI : 2011/529-2012/675Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin tenfizi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacılar vekili dilekçesinde;muris F.. Ö..'ın 31.07.2007 tarihinde düzenlediği vasiyetname ile “Türkiye Cumhuriyeti hudutları dahilinde gerek şahsen sahibi bulunduğu gerekse miras yoluyla sahibi bulunacağı bilimum gayrimenkul ve menkul malları, çocukları Türksel, Serpil, Seval, Dilek ve D.. Ö..'a bıraktığını ve çocukları arasında eşit olarak paylaştırılmasını” vasiyet ettiğini belirterek, vasiyetname uyarınca tenfiz kararı verilmesini talep etmiştir.Davalılar adına usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davalılar davaya cevap vermemişlerdir.Mahkemece, muris F.. Ö..'ın 31.07.2007 tarih ve 08563 yevmiye numaralı vasiyetname ile çocukları olan davacı ve davalıları mirasçı olarak belirlediği, eşi davalı Emir'i vasiyetinde göstermediği, bu sebeple taraflar arasında bir husumet bulunmadığı gibi davacı vekilinin belirttiği taşınmazların ne muris ne de davalılar adına kayıtlı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Kural olarak; vasiyetnamenin yorumunda murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlenmeli ve azami biçimde murisin iradesi yerine getirilmeli, vasiyetnamenin tenfizine imkan sağlanmalıdır (YHGK, 07.06.1966 tarih, 738/309). O halde, tasarrufu yapanın gerçek arzusunun ne yönde olduğunun açıklığa kavuşturulması zorunludur. Muris vasiyetnamesinde Türkiye Cumhuriyeti hudutları dahilinde gerek şahsen gerekse miras yoluyla sahibi bulunacağı bütün gayrimenkul malları çocuklarına vasiyet ettiğini belirtmiştir. Davacı vekili ise 28.12.2011 tarihli dilekçesi ile vasiyetnamenin tenfizi davasına konu taşınmazların ada parsel numaralarını belirterek tenfiz kararı verilmesini talep etmiştir. Dilekçede belirtilen taşınmazların tapu kayıtlarında murisin bir kısım taşınmazlarda “619 ada 40 parselde kayıtlı 7 nolu bağımsız bölümde” olduğu gibi tam malik, bir kısım taşınmazlarda ise iştirak ya da müşterek malik (babası Karanfil Özkan ve kendisinden evvel vefat eden ilk eşi S.. Ö.. 'dan miras yoluyla intikal eden taşınmazlar) olduğu anlaşılmaktadır.Murisin gerek şahsen gerekse miras yoluyla sahip olduğu taşınmazlar bulunmasına rağmen mahkemece, muris adına kayıtlı taşınmaz bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu durumda mahkemece yapılacak iş; murisin paylı ya da tam hissedar olduğu taşınmazlar yönünden tenfiz kararı verilmeli, murisin elbirliği halinde malik olduğu taşınmazlar hakkında verilecek tenfiz kararının ise infazı mümkün olamayacağı için bu taşınmazlarla ilgili davacıya elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete dönüştürmesi için süre verilmeli ve sonucu dairesinde karar verilmelidir. Mahkemece, eksik incelemeye ve yanılgılı değerlendirmeye dayanılarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.