Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3818 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18744 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 14/05/2013NUMARASI : 2011/543-2013/231Taraflar arasında görülen adi ortaklık-kâr payı alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesi ile; tarafların noter tasdikli adi ortaklık sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşmeden sonra müvekkilinin yurtdışında yaşamaya başladığını, aralarındaki anlaşmaya göre payına düşen kârın her dönem kendisine verilecek ve ortaklığın gelir ve giderleri hakkında da bilgi verilecek olmasına rağmen, kendisine hiç kar payının verilmediğini iddia ederek, %25 pay ile ortak olduğu davaya konu adi ortaklıktan müvekkiline düşen 50.000 TL (şimdilik) kâr payının tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; davacının kendi hissesini dava dışı Ö.. Ç..adlı kişiye devrederek adi ortaklıktan ayrıldığını, hisse devri karşılığı banka hesabına 10.000 EURO havale edildiğini, bu devirden 10 gün sonra da davalılardan B.. Y..'ın da kendi hissesini yine Ö.. Ç..'a devrettiğini, davacının hissesini devredip bedelini aldığı halde haksız kazanç peşinde olduğunu iddia ederek davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 40.328 TL alacağın 26.885,33 TL'lik kısmının davalı Y.. Ç..'dan, kalan 13.442,67 TL'lik kısmının davalı B.. Y..'dan dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, tarafların kurdukları adi ortaklıktan kaynaklanan kâr payının tahsili istemine ilişkindir. Kâr payının tahsiline ilişkin davanın adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini gerektirmeden talep ve dava olunabileceği açıktır. Taraflar arasında yapılan 06.04.2005 tarihli adi ortaklık sözleşmesine göre, ortaklığın sermayesinin 10.000 TL olup, Y.. Ç..'ın %50, B.. Y..'ın %25, davacı M.. O..'un %25 hisseye göre ortaklıkları sözleşmenin 5.maddesi gereği belirlenmiş, 6.maddeye göre münferit yetkili bulundukları hisseye göre kârın yıl sonu itibariyle bölüşüleceği 7.madde ile, hisse devrinin ise 10.madde ile hüküm altına alındığı gösterilmektedir.Davalılar davacının hisse devrinin Ö.. Ç.. adındaki kişiye yapıldığını, daha sonra da B.. Y..'ın hissesini adı geçen kişiye yaptığını savunmuş ise de adi ortaklığın devrine ilişkin davacının imzasından sadır olan bir belgenin bulunmadığı görülmüştür. Davalıların hisse devrine ilişkin savunmalarını TMK'nun 6.madde hükmü gereğince ispat edemedikleri, ancak yemin teklifinde bulundukları, mahkemece yemin teklifinin ise sonuca etkili bulunamayacağı gerekçesi ile yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca davalı B.. Y.. hissesini dava dışı Ö.. Ç..'a devrettiğine dair yazılı belge ibraz etmiş ise de taraflar arasında yapılan sözleşmenin 10.maddesine göre hüküm ifade edip etmediği hususunda davacının hisse devri iptali için İstanbul 50.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/370 Esas sayılı davayı ikame etmiş olmasına göre iş bu davanın sonucunun kâr ortaklığı için açılan davaya etkisi olup olmadığı hususu tartışılarak değerlendirme yapılmalıdır. Buna göre;a-)İspat külfetinin TMK'nun 6.maddesi hükmü gereğince davalıların üzerinde bulunmasına ve hisse devrinin davacının fiilinden sadır olmasına göre yemin teklifi hususunun mahkemece yerine getirilmemesi bozmayı gerektirmiştir.b-)Hisse devri üzerindeki uyuşmazlık giderildikten sonra oluşacak duruma göre adi ortaklığın hisse devrinin gerçekleşmesi halinde kâr payının tahsiline ilişkin davanın reddine, aksi halde ise ödenmeyen kâr payının tahsiline ilişkin hüküm kurularak davanın sonuçlanması gerekecektir. Ancak, belirtilen bu eksiklik giderilmeden hüküm kurulması HMK 31.madde hükmüne göre, hakimin davayı aydınlatarak sonuçlandırması, çelişkili görülen hususların giderilmesi, gerektiğinde taraflara açılama yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi ilkesine aykırılık teşkil eder.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.