MAHKEMESİ : EREĞLİ (KONYA) 2. ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 08/05/2014NUMARASI : 2013/483-2014/327Taraflar arasında, asıl dava bakımından nafakanın azaltılması ve kaldırılması, karşı dava bakımından nafakanın artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, karşı dava bakımından davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili davacı ile davalının 19.06.2008 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden müşterek bir çocuklarının olduğunu, tarafların Konya-Ereğli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/4 Esas, 2012/200 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını; boşanmanın gerçekleştiği 05.04.2012 tarihinden sonra, müvekkilinin, maddi durumunda olumsuz değişiklikler yaşandığını ve zor duruma düştüğünü; bu sebeple, boşanma davasında hükmedilen yoksulluk nafakası ile iştirak nafakasını ödeyecek gücünün olmadığını; davalının ise, zaman zaman çeşitli işlerde çalıştığını ve gelir elde ettiğini belirterek; davalı taraf lehine hükmedilen aylık 350 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, müşterek çocuk lehine hükmedilen aylık 150 TL iştirak nafakasının da 100 TL'ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı taraf cevap ve karşı dava dilekçesinde; nafakaların kaldırılma şartlarının oluşmadığını, bununla birlikte kendisinin ve müşterek çocuğun ihtiyaçlarının geçen zaman içerisinde arttığını ve boşanma davasında hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakasının yetersiz kaldığını belirterek; davacı-karşı davalının isteminin reddi ile yoksulluk nafakasının ayık 350 TL'den 500 TL'ye, iştirak nafakasının ise aylık 150 TL'den 250 TL'ye yükseltilmesini talep etmiştir. Mahkemece, asıl dava bakımından; taraflarca takip edilmeyen davanın HMK'nun 150/1. maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına ve işlemden kaldırılmasına karar verilen asıl davanın iş bu dosyadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesine; karşı dava bakımından ise; günün ekonomik koşullarına göre, karşı davacı kadının davalıdan almış olduğu yoksulluk nafakasının hayatını idame ettirecek düzeyde olduğu ve yine karşı davacı kadının aralıklarla çeşitli işlerde çalıştığının tespit edildiği gerekçesi ile; karşı davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.1-Davalı-karşı davacının, yoksulluk nafakasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;TMK'nun 175.maddesine göre; ''Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.''Türk Medeni Kanunu'nun 176/4. maddesi gereğince de; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Bu bağlamda iradın artırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir.Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; tarafların, Konya- Ereğli 2.Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2012/4 Esas- 2012/200 Karar sayılı ve 05/04/2012 karar tarihli ilamı ile boşandıkları; boşanma ilamının 25/06/2012 tarihinde kesinleştiği, davalı-karşı davacı lehine 350,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davalı-karşı davacının eldeki artırım davasını 21/08/2013 günü açtığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, mahkemece; davalı-karşı davacı kadının aralıklarla çeşitli işlerde çalıştığının tespit edildiği belirtilerek yoksulluk nafakası artırımı isteminin reddine karar verilmiş ise de; dosya kapsamı itibari ile, davalı-karşı davacı kadının çalıştığı ispat edilememiştir. Bununla birlikte, önceki nafaka, boşanma davasının açıldığı 03.01.2012 tarihindeki şartlara göre tayin edilmiş olup, iş bu dava tarihine kadar geçen süreçte tarafların ekonomik ve sosyal durumları değiştiği gibi, davacının ihtiyaçları da doğal olarak artmış, davalının gelirinde de en az ÜFE oranında iyileşme meydana gelmiştir. Hal böyle olunca; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, iki dava tarihi arasındaki endeks artış oranları ve TMK'nun 4. maddesinde vurgulanan "hakkaniyet" ilkesi de dikkate alınarak; yoksulluk nafakasının, en azından ÜFE endeksi artış oranında artırılmasına karar verilmesi gerekirken; yoksulluk nafakasının artırılması isteminin tümden reddedilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. 2-Davalı-Karşı davacının, iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; TMK. 182/2.maddesine göre; "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır". Aynı Yasanın 330.maddesine göre de; "Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur". Yine aynı kanunun "Durumun Değişmesi" başlıklı 331.maddesinde; "Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır" düzenlemesine yer verilmiştir.Görüldüğü üzere; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde taraflarca her zaman nafaka artırımı davası açılabilir. (HGK. 15.07.2009 gün ve 3-352 E./348 K.)Somut olayda; mahkemece, boşanma davasında nafakaya hükmedildiği tarihten, dava tarihine kadar geçen süre zarfında; çocuğun yaşının büyümesi, okul öncesi eğitime başlaması, ihtiyaçlarının artması ve ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alınarak; iştirak nafakasının, TMK. 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktarda artırılmasına karar verilmesi gerekirken; yazılı gerekçe ile iştirak nafakasının artırılması talebinin de reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus da bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.