Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3797 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18871 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ELMADAĞ ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 25/04/2013NUMARASI : 2011/388-2013/170 Taraflar arasında görülen ziynet eşyası alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesi ile; tarafların 18.10.2011 tarihinde boşandıklarını, davacı müvekkiline düğün sırasında takılan altınların, rızası olmadan müvekkilinden alındığını ve bozdurulduğunu; davalının abisine okul servisi yapmak için araç satın alındığını; bu nedenle, davacı müvekkiline iadesi gereken 14 burma bilezik, 4 yüzük, 2 kolyenin aynen iadesi, bu mümkün olmadığında bedeli olarak şimdilik 10.000 TL'nin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan iş bu davayı kabul etmediklerini, belirtilen miktarda ziynet eşyasının takılmadığını; davacı tarafın iddia ettiğinin aksine, ziynet eşyalarının davacının rızası dışında elinden alınmadığını; haksız ve kötüniyetli açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; "...Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kişiye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Davacının evi terk ederken dava konusu ziynet eşyalarının varlığı, zorla alındığı ve götürülmesine engel olunduğu ispatlanamadığından; davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir, gerekçesiyle" davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Davada, evlilik sırasında davacı kadına takılan ziynet eşyalarının, davalı tarafından alınıp bozdurularak harcandığı iddia edilerek; ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığında bedelinin davalıdan tahsili istenilmiştir. Davalı taraf, davacının iddialarının doğru olmadığını, altınların bozdurularak, minübüs alınmadığını savunmuştur. Dinlenen davacı tanıkları ise beyanlarında; "düğünden sonra davalının bu bilezikleri bozdurarak kendisine servis aracı aldığını" beyan etmişler; davalı, bu beyanlara karşılık, davacının evden giderken toplam 9 tane altın burma bileziği ve iki tane altın yüzüğü götürdüğünü, kendisinin takıları satıp araç almasının sözkonusu olmadığını, aracın abisi adına kayıtlı olduğunu, zaman zaman kendisinin de kullandığını ifade etmiştir. Asıl olan, tanıkların doğru söylediğidir. Mahkemenin, davacı tanıklarının beyanlarını niçin itibar etmediği, gerekçe de açıklanmadığı gibi; mahkemenin açıklanan gerekçesi, davacı iddialarını da karşılamamaktadır. Öte yandan, davalının duruşmadaki beyanına göre ispat yükü ters çevrilmiş olup; davacının evden giderken altınları da yanında götürdüğü savunmasının ispat külfeti davalıya ait bulunmaktadır. Mahkemece; yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu, davacının iddiasını ispat edemediğinden bahisle, yazılı şeklide hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.