Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3739 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19620 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : OSMANİYE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/05/2013NUMARASI : 2012/46-2013/250Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil ve alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı ve vekili gelmedi. Aleyhine temyiz olunan davalı vekili Av.İ.. Z.. K.. P.. geldi. Gelen davalı vekilinin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davada, Osmaniye ili merkez Rızaiye mah. 102 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın maliklerinden davalı arasında harici satış senedi imzalandığını, bu harici satış senedi ile davalının hissesinin 11/09/1992 tarihinde 28.000,00.TL. bedel ile satın alındığını, bu satış senedine ayrıca, cayan tarafın 50.000,00.TL. cezai şart ödemesinin kararlaştırıldığı, davalı yanın tapuda ferağ vermediğini, bu nedenle dava konusu taşınmazda davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı müvekkili adına kayıt ve tesciline, olmadığı takdirde ödemiş olduğu paranın raiç bedeli ile cezai şartın raiç karşılığının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, geçersiz sözleşme gereği ödenen bedelin dava tarihi itibariyle ulaştığı karşılığının tahsiline, cezai şarta yönelik isteğin reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Davada, dayanılan harici satım sözleşmesi resmi biçimde yapılmadığından TMK'nun 706.maddesi, BK.'nun 213.maddesi ve Tapulama Kanununun 26.maddesi uyarınca geçersizdir. O nedenle, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflara hak ve borç doğurmadığından taraflar geçersiz sözleşme uyarınca verdiklerini karşı taraftan isteyebilirler. Ancak, ülkemizde yaşanan enflasyonun uzun yıllardan beri yüksek oranda seyretmesi nedeniyle paranın değer kaybı, bununla ters orantılı olarak devamlı düşmekte olduğundan paranın verildiği tarihteki alım gücü ile iade tarihindeki alım gücü çok farklı ve adaleti denkleştirmeyecek oranda azdır. Bu nedenle, hukuken geçersiz sözleşmeler sebepsiz zenginleşme kuralları uyarınca tasviye edilirken, denkleştirici adalet kuralı gözardı edilmemelidir. Ancak, burada denkleştirme yapılırken iade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihe göre iade kapsamı belirlenmelidir.HMK.266 ve onu izleyen maddeleri gereğince çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerekir. Ancak, bilirkişi seçimi yapılırken düşüncesine başvurulacak kişi veya kişilerin özel ve teknik bilgilerinin yeterli olup olmadığı üzerinde durulması gerekir. Dava konusu olayda, her ne kadar geçersiz satış nedeniyle iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi ilkesi benimsenmiş ve bu konuda bilirkişinin görüşüne başvurulmuş ise de; mahkemenin hükmüne esas aldığı raporu düzenleyen bilirkişi Avukat olup, bu konuda uzman olmadıklarından, raporlarına itibar edilemez. O halde, mahkemece bu konuda uzman hesap bilirkişinin görüşüne başvurularak yeniden rapor alınarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir.Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış ortalamaları gözönünde tutulmalıdır. Bunun dayanakları ve hesaplama şekli de rapora Yargıtay denetimine uygun şekilde eklenmelidir.Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin yeterli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi yerleşik Yargıtay uygulamalarına uygun görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.