MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; davalının eşi olan ilgili ...’nin huzurevine yerleştiğini, daha sonra huzurevinde kalmakta olan davalı ile evlenerek huzurevinden ayrıldıklarını, davalının kanser tedavisi görmeye başlaması üzerine bir süre davalının akrabalarının yanında kalan ilgili ...’nin huzurevine teslim edildiğini belirterek özel bakım gideri olan aylık 268,50 TL nafakanın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece; davalının nafaka alacaklısının eşi olduğu, kurumun eşe karşı dava açma, davacı taraf ehliyeti bulunmadığından usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK'nun 364-366 maddelerine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Nafaka davası mirasçılıktaki sıra göz önüne tutularak açılır. Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.TMK'nun 365/3. maddesinde nafaka davasının, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmi veya kamuya yararlı kurum tarafından da açılabileceği, TMK'nun 366. maddesinde ise korunmaya muhtaç kişilerin bakımının yükümlü kurum tarafından sağlanacağı ve bu kurumların yaptıkları masraflarını nafaka yükümlüsü kişiden isteyebilecekleri hüküm altına alınmıştır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun 30. maddesine göre; kurum, kendisine yardımda bulunduğu kişiler için Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre nafaka ile yükümlü bulunanlar hakkında dava açmak hakkına sahiptDosya içeriğinden, davalının eşi olan...doğumlu olduğu, 27.02.2013 tarihinde ...Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü ... Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezinde muhtaç olması sebebi ile koruma altına alındığı ve bakımının kurum tarafından üstlenildiği anlaşılmaktadır.O halde mahkemece, yukarıda anılan hükümler çerçevesinde nafaka yükümlüsü davalının ekonomik ve sosyal durumu tespit edildikten sonra, ödemede zorlamayacak, zarurete düşürmeyecek şekilde, TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak davacı tarafın talebinin değerlendirilmesi gerekirken, davacının dava açma ehliyeti bulunmadığından bahisle, davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.