Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3680 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16818 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : MERSİN 4. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 10/07/2014NUMARASI : 2013/646-2014/484Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması, iştirak nafakasının indirilmesi ve iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda davacı-karşı davalının yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi ile iştirak nafakasının indirilmesi talebinin kabulüne, davalı-karşı davacının davasının reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı-k.davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı-karşı davalı vekili, dava dilekçesinde, davalının boşanma davasından sonra, SSK'lı işe başladığını, gelir elde ettiğini, kendisinin ise işten çıktığını hiç bir gelirinin olmadığını belirterek, aylık 500 TL olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, aylık 250 TL olan iştirak nafakasının düşürülmesini talep etmiştir.Davalı-karşı davacı vekili dilekçesi ile; nafakaların kaldırılması ve indirilmesi talebinin reddini, karşı dava ile de; daha evvel hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakasının ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığını iddia ederek, aylık 500 TL olan yoksulluk nafakasının 750 TL'ye, aylık 250 TL olan iştirak nafakasının 500 TL'ye arttırılmasını talep ve dava etmiştir.Mahkemece; davacı-karşı davalının davasının kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, aylık 250 TL olan iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 200 TL'ye indirilmesine, davalı-karşı davacının davasının ise reddine karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı-karşı davacı vekilinin karşı dava yönünden temyiz itirazları yerinde değildir.Davalı-karşı davacı vekilinin asıl dava yönünden aşağıda belirtilen bozma dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine;Ancak; TMK'nun 176/3.maddesine göre; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın yoksulluğun ortadan kalkması halinde, mahkeme kararıyla kaldırılması mümkündür.Y.H.G.K nun 07.10.1988 gün ve 1998/2-656-688 sayılı ilamı ve 28.02.2007 gün ve 2007/3-84-95 sayılı ilamların da kabul edildiği gibi, yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Yargıtay'ın yerleşik kararlarında da “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemektedir. (H.G.K 07.10.1998 gün ve 1998/2-656-688 sayılı kararı, 26.12.2001 gün ve 2001/2-1158-1185 sayılı kararı, 01.08.2002 gün ve 2002/2-397-339 sayılı kararı, 28.02.2007 gün ve 2007/3-84-95 sayılı kararı). Ancak kaldırma talebi azaltma talebinin de içermekte olup, bu durum nafaka miktarının indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile birlikte tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki; bilimsel öğretide, evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğu belirtilmektedir. (Akıntürk Turgut : Aile Hukuku 2. Cilt İstanbul 2002.8.294)Mersin 5.Aile Mahkemesinin 2012/815 Esas 2012/839 Karar sayılı kararı ile tarafların boşanmalarına ve davalı-kaşı davacı lehine aylık 500 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk Bennu Melek Dilmaç lehine aylık 250 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir.Somut olayımızda, davalı kadın boşanma sırasında bir işte çalışmamaktadır. Kendisine aylık 500,00 YTL yoksulluk nafakası bağlanmıştır. Davalının çalışmaya başladığı iş, her an için sona erdirilebilecek bir iş olup, sabit ve güvenceli bir iş değildir. Geçici işlerde çalışmak yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Boşanmadan sonra da asgari ücretle işe girmiştir.Günümüz ekonomik koşullarında aldığı nafaka ile geçinmesi mümkün olmadığına göre; işe girip çalışması zorunluluk arzetmektedir.Davacı-karşı davalının boşanma kararından 1 yıl geçmeden kısa bir süre sonra, bu nafakanın kaldırılmasını istemesi objektif iyiniyet kuralları ile de bağdaşmaz. Öyle ise mahkemece, asgari ücretin yoksulluğu ortadan kaldırmayacağı, kaldırma talebi azaltma talebini içermekte olup, bu durumun nafaka miktarının indirilmesinde etken olarak dikkate alınacağı da değerlendirilerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır .Ayrıca; TMK.nun 182. maddesine göre; boşanma kararı ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.TMK.nun 330.maddesindeki düzenleme ise, nafaka miktarının çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçlerine göre belirlenir şeklindedir.Her ne kadar önceki nafaka hükmünden bu yana davacı babanın ekonomik durumunda belli bir azalma olduğu anlaşılıyor olsa da aradan geçen zaman, çocuğun ihtiyaçlarının artmış olması göz önünde bulundurularak,iştirak nafakasının indirilmesi talebinin reddi gerekirken, kısmen kabulü doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.