Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3654 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1924 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacı ile davalının evli olup, ayrı yaşadıklarını beyan ederek, 800 TL. tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davacının davalı eşinin köye dönme isteğini, çalıştığı gerekçesi ile reddettiği, davacı kadının birlikte oturulan konutu terk ederek kiraya çıktığı, davacının çalışarak bir gelir elde ettiği, bu nedenlerle nafaka takdirini gerektiren bir durum olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.Aynı Yasanın 197.maddesine göre de; "eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır."Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve “ayrı yaşamada haklılık” olgusunun kanıtlanması gerekir. Somut olayda, davalı eş tarafından davacı aleyhine boşanma davası açılmış, mahkemece bu davanın reddine karar verilmiştir. Davalı koca tarafından, boşanma davası açılmakla, davacı kadın ayrı yaşama hakkını kazanır. Boşanma davasının reddedilmesinden sonra, davalı kocanın birlikte yaşama konusunda girişimde bulunmadığı sürece, davacının ayrı yaşamada haklı olduğunun kabulü zorunludur. Öyle ise mahkemece, davalı tarafa bu hususun ispatı için imkan tanınarak, davalının boşanma davasından sonra, davacı ile birlikte yaşama konusunda girişimde bulunduğunu ispat edip, buna rağmen davacı kadının ortak haneye dönmemesi halinde, davanın reddine, bu girişimin ispat edilememesi durumunda, davacı kadının ayrı yaşamada haklılığı kabul edilip, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına uygun nafakaya karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.Kaldı ki; davalı kocanın, yargılama sırasında dinlenilen tanık beyanları ile başka bir kadın ile birlikte yaşadığı hususu ortaya çıkmış, davalının açtığı boşanma davasında da, davalı bu durumu kabullenmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.