MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 02/06/2014NUMARASI : 2012/974-2014/555Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili; müvekkilinin davalının oğlu olduğunu ve halen üniversitede eğitimine devam ettiğini ileri sürerek, davacı lehine aylık 1.500,00 TL yardım nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının yardıma ihtiyacı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile birlikte davacı için ara karar ile aylık 300,00 TL olarak verilen tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 400,00 TL'ye yükseltilmesine, karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştiğinde yardım nafakasına çevirilmesine, yardım nafakasının davacının üniversite öğretimi süresince devam etmesine, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının değerlendirilmesi sonucunda;Dava, yardım nafakası talebine ilişkindir.TMK.'nun 328/1.maddesinde; "çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler",TMK.'nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür",TMK.'nun 365/2 maddesinde; "dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemeleri yer almaktadır.Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK.'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.Somut olayda; davacının Beykent Üniversitesi, Güzelsanatlar Fakültesi, Sinema ve Televizyon Bölümü Hazırlık Sınıfı öğrencisi olduğu, eğitimine % 50 burslu olarak devam ettiği, 2012-2013 öğretim yılında eğitim ücretinin 9.125,00 TL olduğu, davacının annesi ile birlikte yaşadığı ve herhangi bir gelirinin bulunmadığı, annesinin Vakıfbankta çalıştığı ve aylık 3.000,00 TL gelirinin bulunduğu; davalının ise emekli olduğu, emekli maaşının aylık 1.595,00 TL olduğu ve aynı zamanda çalıştığı ve aylık 3.235,76 TL maaş aldığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, mahkemece; eğitim ve sosyal durumunun değişmesi nedeniyle ihtiyaçları artan davacının geçinmesi için gerekli ve nafaka yükümlüsü olan davalı babanın tesbit edilen gelir durumuna uygun olarak daha yüksek miktarda nafaka takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde düşük miktarda nafaka takdir edilmiş olması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.