Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3632 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11422 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 21/11/2013NUMARASI : 2011/513-2013/275Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davalının, .. nolu elektrik abonesi olduğunu; davalı işyerinde 05.12.2006 tarihinde yapılan inceleme sonucunda, kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini, 1.422,17 TL elektrik kullanım bedelinin davalılara fatura edildiğini; ancak, faturanın süresinde ödenmediğini belirterek, dava tarihi itibariyle 3.500,00 TL alacağın faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, cevap dilekçesinde; davalı A.. O..'nin, olay tarihinde davalı şirkette sigortalı işçi olarak çalışmakta olduğunu; bu sebeple, A.. O.. yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; ayrıca, tutanağın kötüniyetle hareket edilerek ve gerçeğe aykırı olarak tutulduğunu, davalı şirket yetkilisi M.. O.. hakkında yapılan yargılama sonucunda şirket yetkilisinin beraatine karar verildiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; davalı A.. O.. aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine; davalı şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava, kaçak elektrik tüketiminden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin kaçak elektrik tüketimine ilişkin 13/a maddesi "Dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine yada tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi kaçak elektrik tüketimi olarak kabul edilir." hükmünü içermektedir. Aynı yönetmeliğin 15.maddesi; kaçak elektrik tespitinin, süresinin tüketim miktarı hesaplamasının ve tahakkukun nasıl yapılacağını açıklamıştır.HMK.nun 266 ve devamı maddeleri uyarınca, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK.'nun 278-279.maddesine göre, bilirkişi raporu; Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.Somut olayda; davacı idare çalışanları tarafından yapılan denetim neticesinde, 05.12.2006 tarihli kaçak tutanağının tanzim olunduğu, tutanak ile; "sayacın bağlantıları normal olup, labratuvarca tetkiki" gerektiğinin belirtildiği; Sanayi İl Müdürlüğü tarafından sayaç üzerinde yapılan inceleme neticesinde, tanzim olunan 13.02.2007 tarihli raporda; "mühürlerle oynandığından muayeneye alınmadığı" belirtilmiş, yine aynı tarihli başka bir raporda; "sayaç diskine müdahale edilmiş, diskte izler var, kaçak işleminin yapılması" gerektiği tespit edilmiştir. Hal böyle iken, davalı şirket eyleminin, davaya konu sayacın diskine müdahale edilmiş olması nedeniyle, yukarıda anılan EPMHY'nin 13. maddesinde tanımlanan, mevzuata aykırı bir şekilde enerji tüketilmesi; dolayısıyla, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olduğu kuşkusuzdur. Zira, davalı tutanağın aksini ispat edememiştir.Mahkemece, avukat ve elektrik bilirkişisinden alınan raporda; davalı şirket yetkilisi hakkında açılan ceza davası sonucu şirket yetkilisinin beraatine karar verildiği, bu nedenle davacının herhangi bir alacağının bulunmadığı belirtilmiş ise de; Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanununun 53.maddesi hükmünde, (TBK 74. mad.) "Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için Ceza Hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, Ceza Mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka Ceza Mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi Hukuk Hakimini takyit etmez." denilmektedir. Bu açık hüküm karşısında, Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır. Buna göre, mahkemece; öncelikle, dosyanın önceki bilirkişiler dışında konusunda uzman bilirkişiye verilmesi, davacı kurum tarafından talep edilen kaçak elektrik tüketim bedelinin tutanak tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik ve kurul kararlarında açıklanan yöntemle hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak davanın reddine ilişkin hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.