Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3608 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19434 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : KIZILTEPE 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/06/2012NUMARASI : 2010/1015-2012/814 Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin evinde 16.08.2010 günü çıkan yangın sonucunda ev ve eşyaların zarar gördüğünü, mahkeme aracılığıyla yapılan tespit ile yangının elektrik şebekesinde meydana gelen dalgalanmalara bağlı olarak meydana geldiğinin belirlendiğini, yangın nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararı davalının tazmin etmesi gerektiğini belirterek; 35.566,75 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 45.566,75 TL tazminatın tespit masrafları ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın idari yargının görev alanına girdiğini savunarak görev itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da; davaya konu yangının çıkışında müvekkiline atfedilebilecek her hangi bir kusurun bulunmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece; yangın??n elektrik şebekesinde meydana gelen gerilim dalgalanması sonucu çıktığı kanaatine varılarak, davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş; 35.566,75 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin koşulları oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. Dava, davacıya ait evin ve içindeki eşyaların davalı kuruma ait elektrik nakil hattının sebebiyet verdiği yangın nedeniyle zarar gördüğü iddiasıyla açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi ve sağlıklı bir karar verilebilmesi için öncelikle yangının çıkış nedeninin tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespit edilmesi gerekmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; dava konusu evdeki elektrik tesisatında kullanılan kablo ve sigortaların yönetmeliğe uygun olduğu, mutfak ve banyo tesisatına ait prizlerde topraklamanın olduğu, binanın yeni olması nedeniyle iç tesisat malzemelerinin bakıma ihtiyaç duymadığı, yangının evde hiç kimsenin olmadığı sırada evin mutfak bölümünde başlaması ve mutfaktaki sıva altı aydınlatma ve priz tesisatının tamamen yanması, buzdolabının fişinin takılı olduğu prizin bulunduğu duvarda yoğun yanık isinin bulunması nedeniyle yangının buzdolabı fişinin takıldığı prizde meydana gelen elektrik kontağı sonucunda çıktığı, bütün bu hususlar gözönünde bulundurulduğunda, yangının elektrik şebekesinde meydana gelen gerilim dalgalanması sonucu çıktığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Yangının elektrik şebekesinde meydana gelen gerilim dalgalanması sonucu çıktığı rapor edildiğine ve olay tarihinden önceki günlerde ilçede elektriklerin sürekli gidip geldiği iddia edildiğine göre öncelikle olay tarihi itibariyle söz konusu bölgede elektrik kesintilerinin yaşanıp yaşanmadığının ilgili kurumlardan sorularak açıklığa kavuşturulması gerekir. Bu araştırmanın ardından uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan yangının çıkış nedenine ilişkin rapor alınarak, 6 katlı apartman dairesinin 5. katında bulunan dava konusu daire dışındaki dairelerde niçin benzer bir durumun yaşanmadığı hususu üzerinde durularak ve yangının davacının buzdolabının ayıplı olmasından kaynaklanmış olabilme ihtimalide değerlendirilerek yangının çıkış nedeninin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi gerekir. Mahkemece, gerekli araştırma ve soruşturma yapılmaksızın, eksik incelemeyle yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Diğer taraftan; haksız eylem nedeniyle tazmini gereken zarar, haksız eyleme maruz kalanın eylem tarihi itibariyle malvarlığında meydana gelen azalmayı veya bu eylemle önlenen muhtemel çoğalmayı ifade eder. Bu bağlamda hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Somut olayda davacı oluşan zararının kapsamını ve miktarını tespit bilirkişi raporuna dayandırmıştır.Tespit raporunda, hangi eşyaların tamamen kullanılmaz hale geldiği ve kullanılmaz hale gelen eşyaların hurda değeri olup olmadığı, hangi eşyaların tamir edilebilecek mahiyette olduğu, tamir edilebileceklerin tamir masrafının ne kadar olduğu hususlarında bir değerlendirme yapılmamıştır. Bilirkişi raporları takdiri delil olup, gerekçesiz ve denetime açık olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece; davacının eşyalarındaki gerçek zararın hesaplanması için 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınarak davacı tarafın isteyebileceği gerçek zarar miktarının belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu itiraza uğrayan delil tespiti raporu doğrultusunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.