Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3575 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9836 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : FETHİYE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/12/2013NUMARASI : 2012/214-2013/473Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili dava dilekçesinde; muris E.. İ..'ın, 05.11.2008 tarihinde noterde düzenlenen vasiyetname ile iki adet taşınmazını davalılara vasiyet ettiğini, murisin vasiyetnamenin düzenlenme tarihinde temyiz kudretine haiz olmadığını belirterek; öncelikle vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini, bu talep kabul görmezse müvekkillerinin saklı payı oranında vasiyetnamenin tenkisine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar cevap dilekçelerinde; vasiyetname düzenlenirken alınan sağlık kurulu raporunda, murisin noterde işlem yapmasına engel bir durumunun olmadığının tespit edildiğini, murisin sağlığında davacılardan Ömer'e araç satın aldığını, davacılardan Ragıp ve Ömer'e birer dönüm taşınmaz verdiğini, davacı Ömer'in arazisine sondaj kuyusu kazdırarak parasını ödediğini, davacılardan Refika, Esma, Kadriye ve Ayşe'ye evlenirken çeyiz yaptığını, dolayısıyla davacıların haklarını muristen aldıklarını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.Mahkemece; murisin vasiyetname tarihinde temyiz kudretine haiz olduğu gerekçesiyle davacıların vasiyetnamenin iptaline yönelik isteminin reddine, vasiyetnameye konu taşınmazların halen muris adına kayıtlı olması nedeniyle davacıların tenkis isteminde hukuki yararlarının bulunmadığı gerekçesiyle, tenkise yönelik davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1)Tarafların ortak murisinin 30.01.2012 tarihinde öldüğü, 05.11.2008 tarihinde noterde düzenlenen davaya konu vasiyetnamenin 14.03.2012 tarihli ilamla açılıp okunduğu, bu davanın yasada öngörülen bir yıllık süre içinde 07.05.2012 tarihinde açıldığı Adli Tıp Kurumunun 17.07.2013 tarihli raporuna göre; murisin vasiyetnamenin düzenleme tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğu anlaşılmasına göre, vasiyetnamenin iptali isteminin reddiyle ilgili verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından, davacıların bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekir.2) Tenkis istemine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dava, vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde vasiyetnamenin tenkisi istemine ilişkindir.Mirasçılık ve mirasın geçişi, 4722 sayılı Kanunun 17.maddesi gereğince, mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenmekte olup, somut olayda muris 2012 tarihinde öldüğünden, olaya 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümleri uygulanmalıdır.4721 sayılı TMK'nun 571.maddesi gereğince; tenkis davası açma hakkı mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl geçmekle ve herhalde vasiyetnamenin açılma tarihi üzerinden on yıl geçmekle düşer. Tenkis iddiası def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.Vasiyetnameler hiçbir şart aranmaksızın tenkise tabidir (TMK.564/1). Tenkis davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası karşılıksız kazandırmaların yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır.Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mal varlığı ile, (iadeye) denkleştirmeye (TMK. md. 669) ve tenkise tabi (TMK.md.514,565) olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık geçim giderleri, terekenin yazımı, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. (TMK.md.507) Miras bırakanın Türk Medeni Kanunu'nun 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Türk Medeni Kanunu'nun 565, maddesinin 1, 2 ve 3 fıkrasında gösterilenler) veya saklı payı ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Türk Medeni Kanunu'nun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalılar saklı paylı mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan saklı paydan fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları, (en sonda da kamu yararına yapılan kazandırmaları) dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla orantılı sorumluluk kuralı gözetilmelidir.Davalılara yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalılara yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (sabit tenkis oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olmayacağı (TMK.md.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. O zaman davalılardan tercihi sorulmak, sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, mirasın açıldığı gündeki değerleri, o günden karar gününe kadar geçen süre içindeki toptan eşya fiyat endeksleri ile, bu süre içinde oluşan nitelik ve imar değişikliği gibi fiyata etkili özel unsurlar ve hakkaniyet kuralları dikkate alınıp, değer hakim tarafından belirlenmeli ve davalılara fazla verilen bölümün değerinin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.Somut olayda; saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, miras bırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler. (TMK.m. 560/1) Tasarruflar, tasarruf edilebilir kısım (tasarruf nisabı) dahilinde kalıyorsa, bu halde saklı payın zedelendiğinden söz edilemeyecektir. Miras bırakan tarafından sağlararası veya ölüme bağlı tasarruflarla yapılan temliklerin "tasarruf edilebilir kısım" dahilinde kalıp kalmadığının tespiti, diğer bir ifade ile "tasarruf edilebilir kısım" mirasın açıldığı andaki değerinin bilinmesiyle anlaşılabilir.(TMK.M.507/1) Miras, miras bırakanın ölümüyle açılır. Miras bırakanın sağlığında yapmış olduğu kazandırmalar terekenin ölüm anındaki durumuna göre değerlendirilir. (TMK. M. 575) Şu halde, anılan yasal düzenlemeler gereğince, tasarruf edilebilir kısım saklı paya el atma olup olmadığı, terekenin bütün olarak ölüm tarihine göre tespit edilmesiyle mümkün olabilir. Mahkemece, açıklanan yönlerde inceleme ve araştırma yapılmadan, aksi yazılı düşüncelerle davacıların tenkis talebinin de reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.