Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3474 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1594 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen ecrimisil davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili; müvekkilinin yöneticisi bulunduğu ana taşınmazın ortak yerlerinden olan depo ve sığınağın, kat maliki olan davalı ... tarafından diğer kat maliklerinin rızası hilafına davalı şirkete kiraya verildiğini ileri sürerek; davalıların el atmasının önlenmesine ve şimdilik 1.000 TL ecrimisilin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında verdiği ıslah dilekçesi ile de ecrimisil istemini 30.000 TL ye yükseltmiştir.Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur.Yerel mahkemenin el atmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin ise kısmen kabulüne dair verdiği karar, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 19.04.2012 günlü ve 2012/1728 E. 4216 K. sayılı ilamı ile ecrimisil istemi yönünden bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak, ecrimisil istemi yönünden dava dilekçesinin görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemleri düzenleyen 429/2. maddesinde, “...Mahkeme, temyiz edenden 434 ncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya Davet edip dinledikten sonra, Yargıtay'ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.” hükmü öngörülmüştür. Somut olayda ise; yerel mahkemece verilen ilk hükmün her iki davalının da vekili olan Av.... tarafından temyiz edildiği, ancak daha sonrasında bu vekilin davalı ...’in vekillik görevinden çekilmesi üzerine davalının yeni vekili olan Av. ...’ün vekâletini sunduğu ve bu işlemlere ilişkin belgelerin yerel mahkemece dava dosyasının bulunduğu Yargıtay 18.Hukuk Dairesine gönderilerek dosya içerisine konulduğu, ancak bozma kararı ile tarafların duruşmaya daveti için çıkartılan davetiyelerin davalı ...’in eski vekili olan Av. ... adına çıkartıldığı, bu nedenle davalı ...’in ve yeni vekilinin bozma ilamına karşı beyanının alınamadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; yerel mahkemece, taraflara Yargıtay 18. Hukuk Dairesince verilen bozma kararı ve duruşma gününü bildiren davetiye usulüne uygun olarak tebliğ edilip, bozma kararına karşı beyanları alındıktan sonra bozma kararına uyulup uyulmaması takdir edilerek, direnme ya da uyma yönünde açıkça bir karar verilmesi gerekir. Bu nedenle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429/2. maddesi çerçevesinde, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin bozma kararına uyulup uyulmayacağına dair bir karar verilmek üzere, Yerel Mahkemenin kararı bozulmalıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.