MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, dava dışı... ait dairenin satın alınması ve tapudaki devir işlemlerinde aracılık etmesi için anlaştığı davalı ile 28.05.2007 tarihli sözleşmeyi imzaladığını, akabinde satış bedeli olan 72.500 Euro ile daire için alınacak mobilya ve diğer eşyalar için 5.000 Euro olmak üzere toplam 77.500 Euronun müvekkili tarafından banka kanalı ile davalının hesabına gönderildiğini, ancak dairenin satışı konusunda problem çıkması üzerine davalının, dava dışı ... ait dairenin 79.000 Euroya satın alınabileceğini bildirdiğini, müvekkilinin ise bu teklifi kabul ederek 05.09.2007 tarihli sözleşmeyi imzaladığını ve banka kanalı ile davalının hesabına 21.500 Euro daha gönderdiğini, fakat bu dairenin satışının da gerçekleşmemesi nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; müvekkilinin davalıya ödemiş bulunduğu toplam 99.050 Euronun dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, davacı vekili 07.02.2012 tarihli dilekçesi ile davaya 77.500 Euro alacak üzerinden devam edilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, temsilcisi olduğu emlak şirketi adına hareket ettiğini, dolayısı ile sebepsiz zenginleşenin emlak şirketi olduğunu savunarak; davanın husumet nedeniyle reddini dilemiştir. Mahkemece; davacı tarafça dayanılan 28.05.2007 ve 05.09.2007 tarihli satış sözleşmelerinde satıcı olarak .... Ltd. Şti. nin yer aldığı, davalının ise bu şirket adına sözleşmeleri imzaladığı, bu nedenle davada davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalının, davacıya daire satışı ve tapu devir işlemleri hususunda aracılık etmeyi üstlendiği ve bu nedenle taraflar arasında 28.05.2007 ve 05.09.2007 tarihli iki ayrı sözleşmenin imzalandığı, yine sözleşmelerde kararlaştırılan satış bedelleri ile diğer giderlere ilişkin ödemelerin de davacı tarafından banka kanalı ile davalının hesabına gönderildiği anlaşılmaktadır.Şu durumda; satış sözleşmelerini imzalayıp, akabinde satış bedellerini de alan davalı olduğuna göre, davada husumetin davalıya yöneltilmesinin doğru olduğu gözetilerek işin esasına girilmesi ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 04.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.