MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin; 05.05.2008 tarihinde davalı ... Otomotive ait Torbalı satış ofisine giderek orada bulunan ve satış sorumlusu olduğunu beyan eden davalı ...'den 15.000,00 TL satış parasını peşin ödemek suretiyle otobüs satın aldığını, otobüsün müvekkiline teslim edildiğini ancak resmi satış işleminin yapılmadığını belirterek; 15.000,00 TL satış bedelinin 05.05.2008 tarihinden, 3.000,00 TL kazanç kaybı bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İş bu dosya ile birleştirilen Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/102 Esas; 2011/117 Karar sayılı dosyanın dava dilekçesinde ise; davalı ... şirketinden aynı talepte bulunmuştur. Davalı ... şirketi vekili cevap dilekçesinde; davacının otobüsü satın aldığını belirttiği işyerinin müvekkili şirkete ait olmadığını, davacının tamirci olması sebebiyle sözü edilen aracın tamir edilmek veya kaçırılmak amacıyla davacıya bırakılmış olabileceğini, davacının bu durumundan yararlanarak kötüniyetle araca sahip olmaya çalıştığını belirterek, davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı ... duruşmadaki beyanında; olay tarihinde davalı şirkette satış elemanı olarak çalıştığını, dava konusu otobüsü davacıya şirket adına sattığını, 15.000,00 TL satış parasını davacıdan alarak şirkete teslim ettiğini, daha sonra şirketten ayrıldığını, davalı şirketlerin çalışanlarının ve ortaklarının aynı olduğunu, sadece sattıkları araç markalarının farklı olduğunu ifade etmiştir. Mahkemece, dava konusu aracın trafikte davalı şirket adına kayıtlı olduğu, davalı şirkette çalışan davalı ...'in aracı adi yazılı sözleşme ile 15.000,00 TL bedelle davacıya sattığı, aracın satışına ilişkin sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğu ve tarafların aldıklarını haksız iktisap hükümlerine göre iade etmeleri gerektiği kanaati ile davalı... şirketi hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine; davanın kısmen kabulü ile 15.000,00 TL satış bedelinin davalı ... ve Aksanlar şirketinden müteselsilen tahsiline, aracın Aksanlar şirketine iadesine, kazanç kaybı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, harici araç satışı nedeniyle ödenen paranın sebepsiz zenginleşme ilkeleri doğrultusunda iadesi ve kazanç kaybının karşılanmasına ilişkin tazminat istemine ilişkindir.Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/d maddesi uyarınca trafikte tescilli araçların mülkiyetini nakledici nitelikte sözleşmelerin noterde yapılması zorunludur. Bu hükme aykırı olarak yapılan sözleşmeler hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflara hak ve borç tahmil etmeyeceği için, taraflar ancak verdiklerini karşılıklı olarak haksız iktisap hükümleri uyarınca geri alabilirler.Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının, Aksan şirketi adına kayıtlı aracı haricen davalı ...'den adi yazılı sözleşme ile 05.05.2008 tarihinde 15.000,00 TL bedelle satın aldığı, aracın davacıya teslim edildiği, adi yazılı sözleşmeyi davalı ...'in; AKT Otomotiv satış sorumlusu olarak imzaladığı anlaşılmaktadır.Bu bağlamda davacı ile davalılardan Hüseyin arasında akdedilen sözleşme; 2918 sayılı yasanın 20/d maddesi gereğince resmi şekilde yapılmadığı için geçersizdir. Davacının araç için ödediği 15.000,00 TL'yi talep etme hakkı ve aracı kayıt maliki şirkete teslim etme borcu bulunmaktadır. Ancak davacı bu parayı davalı ...'e ödemiştir. Dosyadaki belgelerden davalı ...'in; davalı ... şirketinde 09.04.2008 tarihinde çalışmaya başladığı, kısa bir süre çalıştıktan sonra ayrıldığı anlaşılmakla birlikte, araç satışına yetkili temsilcisi olduğu anlaşılmamaktadır. Kaldı ki; dava konusu araç... Turizm Seyahat ve Otelcilik İşletmesi adına kayıtlı olup; Aksan şirketi ile davalı ... şirketinin aynı şirket olup olmadığı da dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Kural olarak; bir hukuki işlem, ilke olarak o işlemi yapan kimse hakkında hüküm ve sonuç doğurur. Bazı hallerde ise hukuk düzeni başka bir kimsenin başkası ad ve hesabına hukuki işlem yapmasına izin vermektedir. Temsil yoluyla yapılan bu işlemlerde işlemi, temsil olunan adına temsilci yapmakla birlikte, bu işlem sanki bizzat temsil olunan tarafından yapılmış gibi işlem görür. Hukuki işlem, bunu yapan temsilcinin değil, temsil olunanın işlemidir. Temsilcinin, temsil olunanın ad ve hesabına bir sözleşme yapabilmesi için; başkası adına hareket iradesi ile birlikte ayrıca temsil yetkisine de sahip olması gerekir. Bir kimse temsil yetkisi olmadığı halde başka bir kişi adına bir hukuki işlem veya sözleşme yaparsa, yetkisiz temsil sözkonusu olur. Yetkisiz temsilde temsilcinin yaptığı sözleşme kurulmuş olmakla birlikte temsil olunanın hukuk alanında hüküm ve sonuç doğurmaz, temsil olunan aleyhine bir tazminatta doğurmaz. Zira; yetkisiz temsilcinin yaptığı sözleşmenin tarafı, kendisine yetki vermediği için temsil olunan değildir. Bu husus TBK. M. 46/1'de " bu işlem ancak onandığı takdirde temsil olunanı bağlar" denilmek suretiyle açıkca ifade edilmiştir. O halde mahkemece; davacıdan satış parasını alan ve davalı şirkete teslim ettiğini beyan eden davalı ...'in; davalı ... şirketin yetkilisi olup olmadığı, davacı ile davalı ... şirketi arasında herhangi bir sözleşme ilişkisinin bulunup bulunmadığı; Aksan ile Aksanlar şirketinin aynı şirket olup olmadığının etraflıca araştırılması, hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı ve yangılı gerekçelerle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.