Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3428 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5567 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak ve manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; tarafların evlenmesinin ardından banka kasası kiralanarak ziynet eşyalarının kasaya koyulduğunu, kasanın her iki anahtarının da müvekkilinde bulunduğunu ve kasanın kiralanmasından itibaren tüm işlemlerin müvekkili tarafından yapıldığını; 2010 yılı Ağustos ayında yaşanan tartışma sonrasında davalı tarafından müvekkilinin babasının evine bırakıldığını; 13/9/2010 tarihinde davalının habersiz olarak kasanın anahtarlarının kaybedildiğine ilişkin gerçeğe aykırı beyanla kasanın kilidini kırdırdığını, ziynet eşyalarının alındığını; bu olay nedeniyle, müvekkilinin üzüntü duyduğunu belirterek; kasa içinde bulunan ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde değerlerinin tespit edilerek 13/09/2010 tarihinden yasal faiziyle tahsiline ve 10.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; yıllardır kasaya ait anahtarların masa üzerindeki kâse içerisinde bulunduğunu, dileyenin istediği zaman kasayı açma hakkına sahip olduğunu, davacı tarafından boşanma davası açıldığında eve geldiği bir gün anahtarların kâse içerisinde olmadığını farkettiğini, anahtarların kaybolduğu ihtimalini düşünerek banka görevlilerine bu durumu beyan ederek kasayı açtırdığını; kasa açıldığında davacının kendisinden önce gelerek kasayı açtığını ve tüm değerli eşyaları aldığını anladığını, davacının iddialarının asılsız olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacı tarafından, ziynet eşyalarının kasa içerisine konulduğu ve davalı tarafından alınıp iade edilmediğinin ispat edilemediği ve davalının yemini eda ettiği gerekçesiyle; ziynet eşyaları yönünden davanın reddine, davalının beraber kiralanan kasayı eşinden habersiz tek başına açtırdığı ve kilidini değiştirmesi nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğradığından 10.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Temyize konu uyuşmazlık; düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen iadesi; mümkün olmaması halinde değerinin nakden tahsili istemine ilişkindir.Kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır. Türk Medeni Kanunu'nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.Somut olayda; tarafların 19/07/1998 tarihinde evlendikleri, 04/08/1998 tarihinde ortak olarak banka kasası kiraladıkları, kiralama tarihinden itibaren davalının kasayı açtırdığı tarihe kadar davalının kasa ziyaretinin gerçekleşmediği, davalının ortak kasayı 13/09/2010 tarihinde açtırdığını kabul ettiği ve tüm değerli eşyaların davacı tarafından alındığını beyan ettiğine göre hayatın olağan akışına uygun olarak ziynet eşyalarının banka kasasında bulunması gerektiği belirlenmektedir.Belirtilen durum karşısında; aksi halin ispatı davalıya düşmektedir. Bu nedenle ispat yükü kendisine ait olmayan davacının yemin teklifi icapsız bir yemin olup sonuç doğurmayacaktır. Hal böyle olunca, mahkemece; davalının tüm değerli eşyaların davacı tarafından kasadan alındığını beyan etmesi nedeniyle ispat yükü davalı tarafa geçtiğinden davalıya ispat hakkı tanınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, ispat yükünün davacıda olduğu kabul edilerek yazılı şekilde yemine göre hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerekirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.