Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3411 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 20407 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİAsıl davada 5.000 TL, birleşen davada ise 20.000 TL olmak üzere 25.000 TL (ıslah ile 47.947 TL) tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davalıla... ve ... (...) aleyhlerine açılan davanın reddine, diğer davalılar ... ve ... aleyhlerine açılan davanın ise kabulüne dair verilen hüküm davalılar ... ve ... vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmiştir. Hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı ... vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av.... ile aleyhine temyiz olunan davacı vekili Av. ... ... geldi. Gelen taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin karara bağlanması için belirlenen güne dosyanın bırakılması uygun görüldü. Belirli gün ve saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili 2000/198 Esas sayılı dava dilekçesinde; müvekkilinin, 1162 ada 1 parsel sayılı taşınmazda inşa edilmekte olan villalardan bir adedini davalı ...’in mirasbırakanı olan müteahhit...’ten, iki adedini ise davalı ...’dan satış suretiyle temlik aldığını, villaların satışı sırasında arsa sahibi olan davalı ...’ın da hazır bulunduğunu, ancak bir süre sonra inşaat çalışmalarının yavaşladığını ve akabinde davalı ...’ın kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ile sonradan hak iktisap eden kişilere ait tapuların iptali istemi ile açtığı davanın kabul edilmesi nedeniyle müvekkilinin maliki bulunduğu üç adet villanın tapularının iptal edildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000.000.000 TL (yeni 5.000 TL) tazminatın faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili birleşen 2001/41 Esas sayılı dava dilekçesinde; 2000/198 Esas sayılı davada saklı tutulan fazlaya ilişkin hak ile ilgili olarak bu dava ile 20.000 TL talep etmiştir.Davalı ... vekili, davanın reddini dilemiş, diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.Mahkemece; davalılar... ve ... (...) aleyhlerine açılan davanın reddine, diğer davalılar ... ve ... aleyhlerine açılan davanın ise kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere, çekişmeli yargıda duruşma yapılması kural olarak zorunludur. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 73. maddesi uyarınca Kanunun gösterdiği istisnalar dışında hâkim tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez.Taraflar duruşmaya çağırılmadan, eş anlatımca; taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasasının 36. maddesi ile HUMK. nun 73. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı yan; dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır. Aksi halde savunma hakkının kısıtlanmış sayılacağı, eş söyleyişle hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmiş olacağı gerek öğreti, gerekse yargısal kararlarda tartışmasız olarak kabul edilmektedir (Prof. Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Altıncı Baskı Cilt II sh.1876 vd).Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkat edilmesi gereken bir olgudur.Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar edilmesi ile mümkün olur. Kişinin hangi yargı merciinde duruşması bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilmesi, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğünde açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile sağlanabilir.Tebliğ ile ilgili kanun ve tüzük hükümleri tamamen şeklidir, tebligat; bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak yasa ve tüzükte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Bu sebeple tebligatın usul yasaları ile ilişkisinde daima göz önünde tutulmalıdır(HGK. nun 04.03.2009 günlü ve 2009/9-52 E. 2009/105 K. sayılı ilamı).Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; birleşen 2001/41 Esas sayılı davada, davalı ... adına dava dilekçesinin tebliği için çıkartılan davetiye, adresinden ayrıldığı ve yeni adresi tespit edilemediğinden bahisle bila tebliğ iade edilmiştir. Şu durumda; davalı ...’ın, birleştirilmesine karar verilen davadan usulüne uygun şekilde haberdar edilmesi gerekirken, yokluğunda yargılamaya devam edilerek, "Hukuki Dinlenilme Hakkı" tanınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve bozma nedenine göre şimdilik diğer temyiz itirazlarının incelenmesine mahal olmadığına, Yargıtay duruşmasında vekilleri aracılığı ile temsil edilen davalı ... ve davalı ... için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre ayrı ayrı takdir edilen 900’er TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınıp davalılara verilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 04.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.