MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait işletmede davalı kurum görevlileri tarafından yapılan kontrolde, sayaçtan geçirmeksizin elektrik enerjisi kullanıldığından bahisle kaçak tutanağı düzenlenerek 53.548,51 TL borç tahakkuk ettirildiğini ve ardından ... 4. İcra Müdürlüğü'nün 2013/2055 esas sayılı dosyası ile bu borca ilişkin icra takibi başlatıldığını, ancak kaçak elektrik kullanım iddiasının doğru olmadığını, müvekkiline ait işletmede 16.09.2012 tarihinde meydana gelen trafo patlaması sonucu kurum görevlilerinin işyerine gelerek elektrik bağlantısını yaptıklarını, şayet enerjinin sayaçtan geçirilmemesi gibi bir durum söz konusu ise, bunun kurum görevlilerinin hatasından kaynaklandığını ve bu olayda müvekkilinin bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, davacının davalı kuruma ... 4. İcra Müdürlüğü'nün 2013/2055 esas sayılı takip dosyası nedeni ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıya ait sanayi grubundaki özel trafoda kayıt dışı enerji kullanıldığının saptanması üzerine kaçak tespit tutanağı düzenlendiğini ve ilgili yönetmelik hükümleri gereğince borç tahakkuk ettirildiğini, yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddinin savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; davacının, davalı DEDAŞ'a 16/09/2012 ile 23/09/2012 tarihleri arasında 2.244,40 TL kaçak elektrik borcu olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine, tedbiren durdurulmasına karar verilen ... 4.İcra Dairesi'nin 2013/2055 E sayılı takibinin 2.244,40 TL'lik borç yönünden kaldırılarak takibin devamına, karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.Dava, davacının ticari işletmesinde kullandığı sanayi grubu özel trafoya ilişkin olarak davalı kurum tarafından tahakkuk ettirilen kaçak elektrik borcundan sorumlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacı ile davalı arasında, davacının ticari işletmesine ilişkin olarak, sanayi tipi elektrik aboneliği sözleşmesi imzalandığı anlaşılmaktadır.Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 26.06.2013 tarihinde açılmıştır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi'nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.6335 Sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır.Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1.maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re'sen incelenir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davanın, davacı ve davalı şirket arasındaki elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklandığı ve her iki tarafın da ticari işletmesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda, taraflar arasında görülen davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, mahkemece; davanın ticari dava olarak kabulü ile uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, öncelikle ayrı Asliye Ticaret Mahkemesi varsa dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine, yoksa davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılması ve 6100 sayılı HMK'nun 297/1-a maddesi uyarıncada hükmün Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla verildiğinin hükümde gösterilmesi gerekirken, bu yönün gözardı edilerek yazılı şekilde davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.