Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3375 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16273 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ANTALYA 4. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 11/06/2014NUMARASI : 2013/1015-2014/499Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacı ile davalının 09/09/2008 tarihinden beri evli olduğu, bu evlilikten ortak çocuklarının bulunmadığını, davalının eşine şiddet uyguladığını, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, davalının gelir durumunun iyi olduğunu beyan ederek, aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı savunmasında; SGK'dan emekli maaşı aldığını, yaşı itibariyle çalışamadığını, evlenmeden önce aldığı arazilerinin de değerinin yüksek olmadığını, emekli maaşından başka gelirinin bulunmadığını beyan ederek, davanın reddine veya makul miktarda bir nafakaya hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, aylık 500 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır.Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir.Somut olayda, dinlenilen davacı tanıkları, sadece tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına ilişkin bildiklerini ifade etmişler, ayrı yaşamada haklılığa ilişkin olarak herhangi bir beyanda biulunmamışlardır.Öyle ise mahkemece, bu ilkeler gözetilerek, davacı tanıklarına, davacının ayrı yaşamada haklı olup olmadığına ilişkin bildikleri sorulup, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.