Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3374 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 609 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : MUĞLA AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 08/07/2014NUMARASI : 2013/478-2014/346Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; 1980 yılında evlenen tarafların ergin üç çocuklarının bulunduğunu, yaklaşık 16-17 yıldır eve gelmeyen davalının evlilik birliğinin yüklediği edimleri yerine getirmeyerek evin, eşin ve çocukların ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, tek başına giderleri karşılamada zorlanan davacının geçimini temizlik işlerine giderek karşılamaya çalıştığını, ancak geçirdiği trafik kazası sonrası çalışamadığını, davalının maddi durumunun davacıya göre iyi olduğunu beyan ederek davacı yararına 1000,00 TL nafakaya hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı yöntemine uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmediği gibi herhangi bir beyanda da bulunmamıştır.Mahkemece, aylık 250 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.Dava, ayrı yaşamda haklılık olgusuna dayalı olarak açılmış tedbir nafakası istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 197.maddesinde; ayrı yaşamada haklı olan eşin diğer eşten tedbir nafakası isteyebileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 186/3.maddesinde de; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıklarıyla katılacakları hükme bağlanmıştır.Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Zira; evlilik birliğinin korunması ve devamını sağlamak için eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gerekli bazı ortak giderler mevcuttur. Buna göre evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.Diğer taraftan hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.Dosya incelenmesinden; mahkemece yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasından, davacı kadının ev hanımı olduğu, davalının ise Suudi Arabistan'da çalıştığı ancak adresine ve ekonomik durumuna ulaşılamadığı anlaşılmıştır.Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, yargılama sırasında dinlenilen tanıkların davalının inşaat ustası olduğunu belirtmeleri ve yaptırılan ekonomik durum araştırmasına göre de davalının Suudi Arabistan 'da çalıştığının anlaşılması karşısında, TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi gereğince davacı lehine, daha yüksek oranda nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.