Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 337 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16275 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BODRUM 3.ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 30/03/2012NUMARASI : 2011/56-2012/158 Taraflar arasında görülen iştirak nafakasının artırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili, tarafların boşandıklarını, velayeti kendisine verilen müşterek çocuk için aylık 100,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, nafaka miktarının çocuğun masraflarını karşılamadığını ileri sürerek, aylık 100,00 TL olan iştirak nafakasının aylık 300,00 TL'ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davalının gelirinde bir artış bulunmadığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, müşterek çocuğunun asgari gideri dikkate alınarak müşterek çocuk için taktir edilen aylık 100,00 TL iştirak nafakasının yeterli olduğu ve bu miktarda devam etmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir. TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların 26.06.2008 tarihinde boşandığı, 2002 doğumlu müşterek çocuk Yüksel Güler'in velayetinin anneye, 2000 doğumlu müşterek çocuk Doğukan'ın velayetinin babaya verildiği, müşterek çocuk Yüksel lehine aylık 100,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, davacının evli olduğu, temizlik işçisi olarak çalıştığı ve aylık gelirinin 630,00 TL olduğu, aylık 400,00 TL kira ödediği, eşinin aylık gelirinin 800,00 TL olduğu; davalının şoför olduğu, aylık gelirinin tespit edilmediği, aylık 360,00 TL kira ödediği, evli olduğu ve 11 yaşındaki diğer müşterek çocuğa bakmakla yükümlü olduğu anlaşılmaktadır. Boşanma kararının kesinleştiği tarih (26.06.2008) ile artırım davasının açıldığı tarih (14.02.2011) arasında iki yıldan fazla süre geçtiği, bu süreçte müşterek çocuğun ihtiyaçlarının artmış olduğunun açık olması karşısında, iştirak nafakasının TMK 4.maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesine uygun bir şekilde artırımına gidilmesi gerekmektedir. Yargılama sırasında davalı hakkında yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında, davalının şoför olarak çalıştığı tespit edilmesine rağmen, davalının aylık gelir miktarının tespit edilmemiş olduğu anlaşıldığından, davalı hakkında mahkemece yeniden sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılması gerekmektedir. Bu durumda, mahkemece belirlenmiş olan nafaka miktarı üzerinden, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alınarak, TMK'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktar artırıma gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.