Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3347 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1766 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili, davacının 2008 yılında eşinden boşandığını, müşterek çocuğun velayetinin davacıya verildiğini, çocuk lehine nafakaya hükmedildiğini, nafaka yükümlüsü babanın hapiste olması nedeniyle nafakanın ödenmediği ve davacının çocuğun ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çektiği gerekçesiyle, eski eşin anne ve babası olan davalılardan 400 TL yardım nafakası talep etmiştir.Davalılar vekili cevabında, davacının aynı sıradaki anne babasına dava yöneltmemesi nedeniyle kötüniyetli olduğunu, ancak davalıların 100 TL, ya da kira gelirlerinden bir kısmını nafaka olarak ödemeyi kabul ettiklerini belirtmiştir. Mahkemece, lehine nafaka istenen çocuğun anne ve babasının hayatta olmasına rağmen büyük anne ve büyük baba aleyhine dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanunun 364/1 maddesine göre, herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra gözönünde tutularak açılır. Nafakanın, yükümlülerin bir veya birkaçından istenmesi hakkaniyete aykırı ise, onların nafaka yükümlülüğü azaltılabilir veya kaldırılabilir. (365/1.2,3) Somut olayda davacı, çocuğunun ihtiyaçlarını karşılayamadığı gerekçesiyle davalılardan yardım nafakası talep etmektedir. Lehine nafaka talep edilen çocuk davalıların torunudur (alt soyudur). Bu durumda davalıların talep edilen nafakadan sorumlulukları Medeni Kanunun 364.maddesi anlamında tartışılarak neticesine göre hüküm kurulması gerekirken, lehine nafaka istenen çocuğun anne babasının hayatta oldukları gerekçesiyle davalılar aleyhine açılan davanın husumetten reddi doğru görülmemiştir.Bundan ayrı olarak, davalılar vekili cevap dilekçesinde; davalıların davacıya müşterek çocuk için 100 TL ödemeyi ya da evin kirasının bir kısmını nafaka olarak ödemeyi kabul ettiklerini beyan etmiştir. Davayı kabul, iki taraftan birinin, diğerinin talep sonucuna muvafakat etmesidir. Kabul beyanı ile dava konusu uyuşmazlık ve bununla dava sona erdiğinden, davalılar vekilinin cevap dilekçesinde belirttiği kabul beyanı hususunda HMK 308 ve devamı maddeleri uyarınca davalıların beyanı alınarak neticesine göre hüküm kurulması gerekirken kabul beyanı yönünden de inceleme ve değerlendirme yapılmadan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.