MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesi ile; tarafların, davalının ailesi ile birlikte yaşadıklarını; davalının davacıya şiddet uyguladığını, ziynetlerin davalıda kaldığını ileri sürerek; 140 gr altın, 16 bilezik,16 çeyrek altın, 2 büyük altının aynen iadesine; mümkün değil ise, bedeli olan 8.000.00 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuştur.Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; davacının evi terk ederken ziynetleri de yanında götürdüğünü belirterek, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, ziynet eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı ispatlamalıdır. Normal olan, ziynet eşyasının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunların kocanın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Kadın, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altındadır.somut olayda, davalı yan, 10/03/2014 tarihli dilekçe ile davacının 11 bilezik, 3 burma bilezik, 30 çeyrek altını ve 15.250.00 TL parayı götürdüğünü, diğer ziynetlerin ortak ihtiyaçlar için harcandığını belirtmiştir.Mahkemece, anılan dilekçedeki beyanların üzerinde durulması ve kadına ait olan ziynetlerin ortak ihtiyaçlar için bozdurulan bölümünün taraf delilleri değerlendirilerek belirlenmesi ve bu ziynetler yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken; anılan dilekçedeki beyan gözardı edilerek, davanın tümden reddedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.