Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3222 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2208 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : AKÇAKOCA ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 30/10/2013NUMARASI : 2012/510-2013/503Taraflar arasındaki tedbir-iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesi ile; davacının, .. oğlu T..'e vasi atandığını, ortak çocuğun masraflarının olduğunu,davalı annenin yardımının gerektiğini ileri sürerek aylık 500.00.- TL tedbir/iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı cevap dilekçesi ile; talep edilirse, çocuk için, Devletin ücret ödeyeceğini belirterek; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacı ve davalının ortak çocukları T.. A..'ın 13.09.1987 doğumlu olduğu, dava tarihi itibariyle 18 yaşını ikmal ettiği, dolayısıyla müşterek çocuk-kısıtlı T.. A..'ın zihinsel özürlü olsa da vesayet altında bulunduğu babası lehine tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33.maddesi (mülga 1086 sayılı HUMK’nun 76.maddesi) uyarınca; davanın esası olan maddi olayların ileri sürülmesi taraflara ait ise de, dava dilekçesini bir bütün olarak değerlendirerek, davayı nitelendirmek ve uygulanacak kanun maddesini belirlemek hakime aittir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.10.2013 gün, 2013/5-603 esas, 2013/1503 karar sayılı ilamı.)TMK.'nun 364/1.maddesinde; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür".TMK.'nun 365/2 maddesinde ise; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemeleri yer almaktadır.Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi, bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Somut olayda; dosyadaki belgelerden, 13/09/1987 doğumlu ortak çocuğun rahatsızlığı nedeni ile kısıtlandığı,davacı babasının vesayeti altında bırakıldığı, davacının emekli olduğu, emekli maaşı aldığı, çocuk için bakım ücreti aldığı, evi ve fındıklığı olduğu, yeniden evlenmediği; davalının ise, emekli olduğu, evi olduğu, yeniden evlendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı babanın oğluna velayeten talep ettiği nafakanın; yardım nafakası olduğu nitelemesi yapılarak, uyuşmazlığın buna göre çözülmesi gerekmektedir.O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların ekonomik sosyal durumları, nafakanın niteliği, davalının gelir durumu, ortak çocuğun giderleri, mirasçılıkta da aynı sırada yer alan davacı babanın da nafakaya katılma yükümlülüğü değerlendirilerek ve hakkaniyet ilkesi(TMK 4. maddesi)de gözetilerek uygun bir yardım nafakası takdir etmekten ibarettir.Mahkemece, anılan yasal düzenlemeler ve ilkeler, gözardı edilerek eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.