MAHKEMESİ : VAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/07/2013NUMARASI : 2011/243-2013/243Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; mirasbırakan M.. D..'e ait 03.11.2009 tarihli vasiyetnamenin, ehliyetsizlik ve şekil eksikliği nedenleri ile geçersiz olduğunu ileri sürerek iptalini, bunun mümkün olmaması halinde ise tenkisini talep etmiş, 27.06.2013 havale tarihli dilekçesi ile de tek taraflı olarak düzenlenen vasiyetnamenin muvazaalı olduğunu, vasiyetnamenin şeklen ölünceye kadar bakma akdi olarak düzenlendiğini, ne var ki mirasbırakanın gerçekte bu malları bağışladığını, dolayısıyla gerçek iradenin gizlendiğini, gerçekte yapılması gereken bağış işleminin resmi biçimde yapılmadığını, gizlenen bağış akdinin ise şekil noksanlığı sebebiyle geçersiz olduğunu bildirerek vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili; davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; vasiyetnamenin şekil şartlarında bir eksik olmadığı, içeriğinin yasaya uygun olduğu, yine mirasbırakanın vasiyetnameyi düzenlerken tasarruf ehliyetinin bulunmadığına dair bir delil sunulmadığı gibi vasiyetnamenin ekinde bulunan rapor ile mirasbırakanın noter ve tapu işlemleri yapmasına engel olabilecek aktif bir psikopatoloji saptanmadığının belirlendiği, talimat yolu ile dinlenen davacı tanıklarının da sırf soyut beyan ile mirasbırakanın fiil ehliyetinin bulunmadığına dair açıklamalarda bulundukları, davalının tanıklarının ise aksi yönde beyanda bulundukları anlaşıldığından vasiyetnamenin iptaline dair iddiaların subuta ermediği, ayrıca tek taraflı işlemlerde muvazaadan söz edilemeyeceği, düzenlenen vasiyetnamenin de tek taraflı işlem olması nedeniyle muvazaa iddiasının yerinde olmadığı, öte yandan saklı paylı mirasçı olmayan davacının tenkis isteminde de bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Bilindiği üzere, Türk yargı sisteminde hâkim kendiliğinden bir davayı inceleyip, uyuşmazlığı çözemez. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak da, hâkim tarafların istekleri (taraflarca hazırlama ilkesi) ile bağlı tutulmuştur (HMK. m. 24,25).Taraflarca hazırlama ilkesinin uygulandığı davalarda deliller kural olarak taraflarca gösterilir; hâkim delillere kendiliğinden başvuramaz. Ancak, hâkim bilirkişi deliline kendiliğinden (resen) başvurabilir (HMK. m. 266).Bundan başka hâkim, davanın her safhasında, iki tarafın iddiaları sınırları dâhilinde olmak üzere, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında tarafları dinleyebilir ve gerekli delillerin gösterilmesini ve verilmesini emredebilir. (HMK. m 31-Prof.Dr.Baki Kuru; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 22 Baskı: Ankara 2011, Sf: 351,352).Davada, mirasbırakanın vasiyetnameyi düzenlediği tarihte fiil ehliyetinin bulunmadığı ileri sürülmüştür. Fiil ehliyeti yokluğu; yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hâkimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir. Hele fiil ehliyetinin nisbi bir kavram olması, kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kuruluşu olan Adli Tıp Kurumu Başkanlığından rapor alınmasını da zorunlu kılmaktadır. Esasen TMK. nun 409/2. maddesinde de, akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceği hüküm altına alınmıştır.Şu durumda, ehliyetsiz olduğu ileri sürülen mirasbırakanın vasiyetname tarihine yakın günlerde ve sonrasında tedavi görüp görmediği hususunda tarafların bilgisine başvurularak varsa doktor raporları, hasta müşahede kâğıtları ve film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi, sonrasında işlem tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetinin olup olmadığının tesbiti için Adli Tıp Kurumu Başkanlığından rapor alınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak davanın bu yönden reddedilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 03.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.