Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3199 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18949 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : MANİSA 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 12/09/2013NUMARASI : 2012/661-2013/588 Taraflar arasında görülen kişisel eşyanın iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili ile davalının 02.07.2011 tarihinde evlendiklerini, düğün sonrasında müvekkiline takılan ziynet eşyalarının bir torbaya konularak davalının anne ve babasına emanet edildiğini, tarafların ayrı yaşamaya başlaması üzerine müvekkilinin ziynet eşyalarının iadesini istediğini, ancak davalının ziynet eşyalarını bozdurarak borçlarını ödediğini bildirmesi nedeniyle iadenin gerçekleşmediğini ileri sürerek; müvekkiline ait olan ziynet eşyalarının aynen teslimini, bunun mümkün olmaması halinde bedeli olan 19.100 TL'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; düğünden sonra balayına gidecekleri ve müşterek eve daha önceden hırsız girdiği için ziynet eşyalarını güvence altına almak amacıyla babasının evine götürdüklerini, sonrasında ise davacı ve kendisinin düğ??nden önceki borçlarını ödeyebilmek amacıyla aldıkları karar uyarınca ziynet eşyalarının bir bölümünü bozdurduklarını, geriye kalan ziynet eşyalarının ise halen davacıda bulunduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davacının, ziynet eşyalarının davalıda kaldığını, elinden zorla alındığını, isteği dışında bozdurulduğunu ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Düğünde takılan ziynet eşyaları, kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Ziynet eşyaları; nitelikleri itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen eşyalardandır. Bu sebeple, kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir. Olağanın aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Somut olayda; davalı, davaya konu ziynet eşyalarının, balayına gidecek olmaları nedeniyle anne ve babasına emanet olarak bırakıldığını, sonrasında kendisi ve davacının borçlarının karşılanması amacıyla ziynet eşyalarının bozdurulduğunu savunmuştur. Tanık olarak dinlenilen davalının anne ve babası da, ziynet eşyalarının kendilerine teslim edildiğini, tarafların borçları nedeniyle ziynet eşyalarının bir kısmını kendilerinin bozdurduklarını, geriye kalan ziynet eşyalarını ise iade ettiklerini beyan etmişlerdir. Buna göre; davaya konu ziynet eşyalarının düğün günü davacının elinden alındığı olgusu sabit olup, sonradan ziynet eşyalarının davacıya iade edildiği ve akabinde davacının rızası dahilinde ve bir daha iade edilmemek üzere bozdurulduğu yönündeki savunmasını, davalı taraf ispat edememiştir. Hal böyle olunca, mahkemece; davanın ispat edildiği gözetilerek eşyaların aynen, bunun mümkün olmaması halinde ise bedelinin iadesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 03.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.