Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3168 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20992 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : MUDANYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/02/2013NUMARASI : 2007/439-2013/38Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davada; tarafların murisi tarafından Bursa 1. Noterliği'nde 07.10.2002 günü düzenlenmiş olan vasiyetnamenin iptali, bu istem kabul görmez ise tenkis esaslarına göre terekedeki nisabı aşan tasarrufların davacının saklı payına tecavüz eden kısmın davalılardan tenkisi ve davacı adına tescili talep edilmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; tarafların murisinin tüm mirasçılarına mal bıraktığını, vasiyetname dışına hiç bir mirasçıyı çıkarmadığını, davaya konu vasiyetnamede davacıya bırakılan taşınmazın çok değerli olduğunu, davacının yasal hakkını fazlasıyla aldığını, saklı payın aşılmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; vasiyetnamenin iptaline ilişkin talebinin reddine, tenkis isteminin kabulüne, 6.311,74 TL'nin davalılardan tenkisen tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; tarafların murisinin 07.10.2002 tarihli düzenleme şeklindeki vasiyetnameyle tüm yasal mirasçılarına taşınmaz bıraktığı, her bir mirasçıya bırakılan taşınmazların konumu ve değerinin farklı olduğu görülmüştür. Buna göre her bir davalının davacının saklı payına tecavüz oranları farklı olacaktır. Mahkemece, davacı mirasçının tecavüze uğrayan saklı pay miktarının 6.311,74 TL olduğu kabul edilerek bu paranın davalılardan tahsiline karar verilmiş ancak her bir davalının bu paranın ne kadarından sorumlu olduğu hükümde açıklanmamıştır.Bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’nın 297. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu hüküm, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Diğer bir deyişle, anılan biçim koşullarının getirilişindeki amaç, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır ve dava içinden yeni davaların doğmasına neden olur. Hal böyle olunca mahkemece; tenkisine karar verilen paradan her bir davalının sorumlu olacağı miktarın ayrı ayrı belirlenmesi ve hüküm de açıkça belirtilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen ilkelere aykırı şekilde infazda tereddüt uyandıracak biçimde yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.