MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDava dilekçesinde 10.000 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili; davaya konu taşınmazlardan 1863 parselin davacının kayınpederi ve onun kardeşi adına kayıtlı iken, murisin vefatı ile mirasçılara intikal ettiğini, mirasçıların kendi aralarında yaptıkları rızai taksim sonucu 1863 parselin davacının eşine kaldığını, davacının da yıllardır bu ve komşu taşınmaz olan 1934 parselde kendilerinin olduğu zannıyla yıllardır meyve ağacı ve üzüm bağı yetiştirdiğini, 12.01.2010 tarihinde yapılan ağaçlandırma çalışmaları sırasında taşınmazın hazineye ait olduğunu öğrendiğini, ağaçlandırma faaliyetleri sırasında kendi yetiştirdiği bir kısım ağacın tahrip edildiğini ve bir kısmının ise halen durduğunu, tüm bu nedenlerle meyve ağaçları ve üzüm bağının dava tarihindeki değerinin yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak reddini dilemiştir.Mahkemece; hazine arazilerinin zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmaması, taşınmazın çapa bağlanması, çaplı taşınmazlara müdahalenin iyi niyeti ortadan kaldıracağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Somut olayda, davaya konu taşınmazların tapu kayıtlarına bakıldığında; 1863 parselde davacının kayınpederi .... ve kardeşi .... 1/2 hisse oranında malik iken, 01.02.2007'de Halit'in vefatıyla mirasçılara intikal ettiği, 1934 parselde ise 28.10.1981'den bu yana .... Hazinesinin malik olduğu, 24.06.2010 tarihli bilirkişi raporuna göre de, davacının sahiplendiği kısmın 1934 parsel içerisinde kalan 13.000 metrekarelik ağaçlık alan olduğu, 1934 parselin etrafının Orman İdaresince çevrilmiş ve tamamına orman dikilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacının, hazinenin malik olduğu taşınmazda meyve ağacı ve üzüm bağı yetiştirmesi nedeniyle kötüniyetli zilyet olarak kabul edilmesi gerekirse de; TMK.nun 723.maddesine göre, "Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür". Davacının diktiği ağaçlar yönünden davalının sebepsiz zenginleştiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı TMK.’nun 722-729 maddeleri uyarınca asgari levazım bedelinden sorumludur.Gerek öğreti ve gerekse uygulama ile asgari levazım değerinin, tüm malzemenin işçilik ve bakım giderlerinin gözetilmeksizin, piyasadaki en düşük değerlerinden, yapım ve dikim yılı veya yıllarına göre yıpranma payı düşüldükten sonra elde edilerek miktar şeklinde hesaplanacağı da benimsenmiş bulunmaktadır.O halde; gerek öğreti gerekse yerleşik yargı kararlarında belirtildiği gibi davalı, söz konusu muhtesatlardan dolayı hiç bir maliyet ve bakım masrafı yapılmadan, sadece asgari levazım oranında sebepsiz olarak zenginleştiğinden, belirlenecek olan asgari levazım miktarı üzerinden davanın kabulü gerekirken, değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde davanın tümden reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.