Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 313 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 15856 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki nafakaların kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde, tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, davalı lehine 600,00 TL yoksulluk, müşterek çocuk lehine de 350,00 TL iştirak nafakasına hükmolunduğunu, davalının düzenli bir işe girdiğini, geliri ve maaşının bulunduğunu, ev kirası ödemediğini, kazancı ile rahatlıkla geçinebileceğini, yoksulluk durumunun ortadan kalktığını, ekonomik durumunda iyileşme olduğunu, müvekkilinin ise maddi yönden çok zor durumda kaldığını, çalıştırdığı dükkanı kapatmak zorunda kaldığını, yeniden evlendiğini, bakmakla yükümlü olduğu bir ailesinin bulunduğunu beyan ederek, iştirak ve yoksulluk nafakalarının kaldırılmasına ya da azaltılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında, müvekkili olan davalının herhangi bir işte çalışmadığını, müşterek çocuk ...'nın da zaten reşit olduğunu, davacının hükmedilen nafakaları ödemediğini, nafakanın kaldırılması ya da azaltılması durumunda müvekkilinin mağdur olacağını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, tarafların ekonomik durumlarında olağanüstü bir değişikliğin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, verilen bu karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakacak olursak, dosyanın incelenmesinden; davalı kadının ev hanımı olup, babasından mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, 797,81 TL yetim aylığı aldığı, 450 TL ev kirasını da yakınlarının yardımları ile ödeyebildiği, davacının da emekli olup, 607 TL emekli aylığı aldığı, buldukça günlük inşaat işlerinde çalıştığı, yeniden evlendiği, eşinin bakkal dükkanı işlettiği, tanık beyanlarına göre de, bu dükkanın davalıya ait olduğu anlaşılmıştır.Nafaka alacaklısı kadının aldığı maaşın; yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Davalının aldığı maaş, nafakanın kaldırılmasına değil, azaltılmasına etki edecek olgulardandır.O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, nafakanın (çoğun içinde azı da vardır ilkesi gereğince) TMK'nın 4. maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince, uygun bir miktarda indirilmesine karar vermek olmalıdır.Yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.