MAHKEMESİ : SULH HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı idare vekili dilekçesinde, davalı doktor'un, izin almaksızın özel sağlık hizmeti veren bir kuruluşta çalıştığını, buna rağmen döner sermaye ödeneğini tam olarak aldığını, bu durum karşısında devleti 4317,94 TL zarara uğrattığını beyan ederek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile, 4317,94 TL kamu zararının ihtarın tebliğ tarihi olan 23.1.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında, davada zamanaşımı süresinin dolduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili talebine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre zamanaşımı süresi 1 yıldır. Ancak, bu sürenin işleyebilmesi için davacı idarenin verdiğini geri istemeye hakkı olduğunu öğrenmiş olması gerekir. Bu durumda zamanaşımı, dava açılması hususunda emir vermeye yetkili makamın öğrendiği tarihten itibaren başlar.Yerel mahkeme tarafından, "... resmi kuruluşlarda, zamanaşımının başlangıcının davaya açma konusunda yetkili makamın ıttıla tarihi olduğu, buna göre de, davada zamanaşımının dolmadığı.." gerekçesi ile zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiş, ancak somut olayda dava açma konusunda yetkili makamın kim olduğu ve bu makamın öğrenme tarihi araştırılıp, belirlenmeden, genel ifadeler ile zamanaşımı def'i reddedilmiştir.Öyle ise mahkemece, bu ilkeler ışığında, davacı kamu hukuku tüzel kişisinde dava açma konusunda emir vermeye yetkili makamın ve bu makamın fiil ve zararı öğrenme tarihinin belirlenip, bu tarihten itibaren zamanaşımının dolup dolmadığının tespit edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.