MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:IDavacı dilekçesinde; Şabanözü Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/64 Esas- 2014/140 Karar sayılı ilamıyla hükmedilen 250,00 TL iştirak nafakasının ve 160,00 TL yoksulluk nafakasının, gelirinin bulunmaması ve çocuğun ihtiyaçları nedeniyle değişen koşullar nazara alınarak ayrı ayrı 350,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalıya tebligat çıkarılmadığı, dosya üzerinden karar verildiği görülmektedir.Mahkemece; tensiben verilen kararda; davacı tarafından daha önce açılan aynı mahiyetteki nafaka artırım kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl geçmeden dava açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılması talebine ilişkindir.1982 Anayasasının “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36.maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmü yer almaktadır.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27.maddesinde ise; “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.(2) Bu hak;a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,b) Açıklama ve ispat hakkını,c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır....nun 27.maddesinde düzenlenen “Hukuki dinlenilme hakkı” iddia ve savunmada bulunma hakkından daha geniş olarak ve Anayasanın 36.maddesine uygun bir düzenlemedir. Buna göre, davanın taraflarının, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere; bu hak, Anayasanın 36.maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların, yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini; yargı organlarının da, bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim, tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.'nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)...nun 137.maddesinde; “(1) Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir.(2) Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez.” hükmü ile ön incelemenin kapsamı belirlenmiştir....nun 138/1.maddesinde de, “Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir.” hükmü ile dava şartları ve ilk itirazlar hakkında mahkemece verilecek karara ilişkin vurgulama yapılmıştır.Hakim, dilekçeler tamamlandıktan sonra, öncelikle dosyayı bu haliyle incelemeli ve mümkünse gerekli kararı vermelidir. Dosya üzerinden karar verilmesi mümkün olan ön inceleme işlemleri, dava şartları ve ilk itirazlardır. (HMK 138) Dava şartları ve ilk itirazlarda eksiklik yoksa diğer ön inceleme işlemleri için duruşma açılmalıdır. (Prof.Dr.Hakan Pekcanıtez, Prof.Dr.Oğuz Atalay, Prof.Dr.Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku, 2013 14.Baskı, sayfa 572 vd.)Somut olayda; mahkemece, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden, ön inceleme duruşması yapılmadan, duruşma günü için taraflara davetiye çıkartılmadan dosya üzerinden ve davanın esasına yönelik karar verilmiştir. Yukarıda da bahsedildiği üzere, dava şartları ve ilk itirazlar dışında ön inceleme işlemlerinin duruşmalı olarak incelenmesi; ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra, gerekli görülmesi halinde, tarafların, tahkikat için duruşmaya davet edilerek, davanın esasına yönelik karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, taraflar, iddia ve savunmada bulunmaları için usulüne uygun olarak mahkemeye çağrılıp dinlenilmeden, hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek davanın esasına yönelik hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.