MAHKEMESİ : ANKARA BATI 1. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/05/2014NUMARASI : 2013/311-2014/769Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davaya konu dairede davalı ile hissedar olduklarını, taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiğini ve satış işlemlerine başlanıldığını; ancak, davacının, daire için faydalı ve zorunlu masraflar yaptığını, yapılan masrafları mahkeme kanalıyla tespit ettirdiğini ileri sürerek; bu nedenle tesbitle belirlenen daire için yapılan masrafların bedeli 2.162 TL ile davacı tarafından ödenen 500 TL apartman aidat gideri olmak üzere, toplam 2.662 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili, 24.11.2011 havale tarihli dilekçesinde; dava konusunu 3.195,50 TL olarak ıslah etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile 3.195,50 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, ortak taşınmaza yapılan faydalı ve zorunlu masrafların BK'nun 61.maddesi gereğince sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili talebine ilişkindirPaydaşlığın giderilmesine konu olan taşınmaza, paydaşlar tarafından faydalı ve zaruri masraf yapılmış ise; bu masraf, diğer paydaşlardan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istenebilir.Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için, bir tarafın mal varlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tesbit edilmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme borçlusunun bu muhdesatın yapıldığı anda ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği ileri sürülemez. Zira vücuda getiren paydaş tarafından kullanılan muhdesatın, diğer paydaşlara herhangi bir katkısı bulunmamaktadır. Ekonomik yönden zenginleşme ve fakirleşmenin, satış suretiyle taşınmazdaki ortaklığın giderildiği anda gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Daha açık deyişle, sebepsiz zenginleşme; satışın yapılıp bedelinin ödendiği tarihte gerçekleşir. İyileştirmeden doğan sebepsiz zenginleşme nedeniyle hükmedilecek miktar, iyileştirmenin satış tarihinde taşınmazın değerinde meydana getirdiği artış oranında olmalıdır.Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sağlıklı olarak çözümü için izlenecek yol şöyledir: Konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla davacı tarafından yapılan faydalı giderlerin yapılmış ve yapılmamış olması halleri için ayrı ayrı olmak üzere taşınmazın ihale ile yapılan (satış) gününde ve aynı koşullarla satılmasından elde edilecek gerçek sürüm değeri belirlenmeli, bu şekilde elde edilecek değerler arasında bir fark meydana geldiğinde bunlar birbirine oranlanmalı, bu oran ihale ile yapılan satış bedeline uygulanarak, davacının yaptığı giderlerin ihale bedeline yansıma miktarı belirlenmeli, bulunacak bu miktardan davalının payına isabet eden miktara hükmedilmelidir. Yok, eğer giderlerin yapılmış olması haliyle yapılmamış olması halinde belirlenen değerler arasında bir fark olmadığının anlaşılması durumunda, giderlerin satış bedeline etkisinin olmadığı, dolayısıyla davalının bu giderlerin yapılması nedeniyle bir sebepsiz zenginleşmesinin bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmelidir. Mahkemece; açıklanan yöntem izlenmeksizin, sadece, yapılmış masrafları dava tarihi itibariyle hesaplayan yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bundan ayrı olarak, 22.03.1976 gün ve 1/1 sayılı YİBK. kararına göre delil tesbit giderleri yargılama giderlerinden olup, müddeabihe eklenemez. Mahkemece, yargılama gideri olan tespit masraflarının alacak miktarına eklenmek suretiyle tahsiline ilişkin hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.