Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2888 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1716 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen nafakanın kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde; davacı ... ile davalı ...’in 15.10.2009 tarihinde verilen kararla boşandıklarını ve davalı lehine aylık 250 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini; ancak boşanma tarihinden sonra müvekkilinin mali durumunun kötüleştiğini, diğer taraftan davalının ise düzenli bir işe girerek çalışmaya başladığını ileri sürerek; davalı lehine hüküm altına alınmış olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili; davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davalının, boşanmadan sonra asgari ücret ile çalışmaya başladığı, ancak yoksulluk durumunu ortadan kaldırmayan bu çalışma ve karşılığında elde edilen ücretin nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınması gerektiği gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Bilindiği üzere, bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’ nun 297 nci maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddenin 2 nci fıkrasında “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” ifadesi yer almaktadır.Açıklanan bu hüküm, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği olduğu gibi, “Kamu düzeni” amacı ile yürürlüğe konulmuş bulunduğundan, emredici hükümlerdendir. Diğer taraftan, bu hükümle getirilen anılan biçim koşulları hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamak amacını taşımaktadır. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğmasına ve hükmün hedefine ulaşmasını engeller.Somut olayda; boşanma ilamı ile davalı lehine hüküm altına alınmış olan aylık 250 TL yoksulluk nafakasının kaldırılması istenilmiş, mahkemece; “çoğun içinde az da vardır” ilkesi uyarınca “… hükmolunan aylık 250 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde aylık 150 TL indirilmesine ve belirlenen miktarda yoksulluk nafakasının davacıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Buna göre mahkemece, aylık 250 TL olan yoksulluk nafakasının indirilmiş olduğu miktar açıkça belirlenmeyerek, infaz sırasında tereddütü gerektirecek bir durum yaratılmıştır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 25.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.