Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2856 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17457 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANKARA 19. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/09/2012NUMARASI : 2011/521-2012/355 Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesi ile; davalı İl Özel İdaresinin mülkiyetinde bulunan Ulus, M. Çarşı Binasının, 24.12.2013 tarihinde çıkan yangın sonucu yanarak ağır hasar oluştuğunu; yangın ve zarardan diğer sorumlularla birlikte tesis sahibi sıfatı ile davalı İl Özel İdaresinin de sorumluluğunun bulunduğunu; davacının, İl Özel İdaresinin kiracısı olup, yangında müvekkili davacıya ait yanmış olan emtia, demirbaş ve malzeme bedelleri için tespit edilen 90.000 TL'nin olay tarihinden (24.12.2013 tarihinden) itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle zamanaşımı def'inde bulunmuş, yangının, Metin Bostan isimli kişi tarafından çalışır durumda bulunan jeneratöre yakıt ikmal edilmesi sonucunda çıktığının itfaiye raporundan anlaşıldığını; 3.kişinin eylemi ile yangının çıkması nedeniyle, zararla, inşa veya bakım noksanı arasındaki illiyet bağının kesildiğini; müvekkili idarenin, yangınla ilgili gerekli tüm tedbirleri aldığını savunarak; davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile, 90.000 TL'nin haksız eylem tarihi 24.12.2003 tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar değişken orandaki yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir. Dosya kapsamından, davacının kiracı olarak bulunduğu iş merkezinde 24.12.2003 günü dava dışı kiracı İbrahim Karateke'nin işçisi Metin Bostan'ın elektriklerin kesilmesi nedeniyle küçük Jeneratörü çalıştırmak istediği sırada sızan benzinin alev alması ile meydana gelen yangının, diğer esnafların dükkanların önüne yanıcı plastik malzeme koymaları sonucu hızla büyüyerek bütün binanın yanmasına sebebiyet verdikleri anlaşılmaktadır. Davacının ve diğer dükkan sahiplerinin müşteki olduğu Ankara 10.Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/152 E. sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu da davalı İl Özel İdaresinin %20, dava dışı esnafın %20, BEDAŞ'ın %20, Belediyenin %20, yangını çıkaran Metin Bostan ve İbrahim Karateke'nin %10'ar kusurlu oldukları açıklanmış; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, davalı idarenin yapı maliki sıfatı ile %40, İbrahim Karateke'nin %10, M. B.'ın %20, belediyenin %10, Çarşı Yönetiminin ise %20 oranında kusurlu oldukları belirtilmiştir. Davada, davalı idarenin yapı maliki ve işletenin sorumluluğu kapsamında yangın nedeniyle uğranılan zararın tamamının tahsili talep edilmektedir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Davalı İdarenin malik ve işletmeci olduğu taşınmazda günün teknolojisine uygun olarak merkezi jeneratör yedekleme sistemi ve yangın çıkması halinde devreye giren otomatik yangın kesici tertibatın bulunmaması nedeniyle, genelde yanıcı maddelerin satıldığı dükkanların sık sık elektriklerin kesildiği sırada küçük jeneratör'ün benzinle çalıştırılmak istendiğinde alev alması ile çıkan yangından davalının 6098 sayılı TBK'nun 69 (818 sayılı BK'nun 58) maddesi hükmüne göre kusursuz sorumluluğu vardır. Ayrıca, 6098 sayılı TBK'nun 61 ve 62 (818 sayılı BK'nun 50 ve 51.) maddeleri gereğince bina maliki ve yöneticisi olan davalının müteselsil sorumluluk ilkesi gereği ileride diğer sorumlulara rücu etmek kaydıyla meydana gelen zarardan sorumlu olması gerekir. Ancak, dava konusu olay ile ilgili emsal kararlarda ve Ağır Ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunda davalı idarenin %20, çarşı esnafın %20 kusurlu olduğu açıklanmış ve bu doğrultuda kurulan hükümlerin Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece; bilirkişi raporları arasında çelişkinin giderilmesi için yeni bilirkişi kurulundan rapor alınarak davacının da aralarında bulunduğu esnafın kusur oranına göre tazminat miktarından indirim yapılmak suretiyle geri kalan miktarın (davalı idarenin müteselsil sorumluluğu gereği olarak) davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, zararın tamamının davalıdan tahsiline ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.