MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDava dilekçesinde fazlası saklı kalmak kaydıyla 30.000 TL tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı dilekçesinde, davaya konu taşınmazı davalı ...'den 14.7.1993 tarihinde harici satış sözleşmesi ile satın aldığını, taşınmazı satın aldığında tapusuz olduğunu, 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları ile taşınmazın dava dışı şahıslar adına tespit edildiğini, tespite itiraz davası açtığını, dava dışı şahıslar adına taşınmazın vergi kaydının bulunması nedeniyle davasının reddedilerek, 15.07.2011 tarihinde kesinleştiğini, bu nedenle fazlası saklı kalmak kaydıyla uğradığı zararların tazmini amacıyla 30.000 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davacı 18.6.2012 havale tarihli dilekçesinde ise talebini açıklayarak satış tarihi olan 14.07.1993 tarihinde davalıya ödenen 250 TL'nin denkleştirici adalet ilkesi gereğince tarafına ödenmesini talep etmiştir.Davalı cevabında, davaya konu taşınmazı davacıya 80 TL'ye sattığını, ancak kadastro çalışmaları sırasında dava dışı şahıslar adına tescil edildiğini, bu nedenle kabahatli olmadığını, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece, taşınmazın davacıya satıldığı 14.07.1993 tarihinde taşınmazın davalıya ait olduğu, davalının başkasına ait araziyi davacıya sattığı yönünde hile ve desise ile hareket etmediği, davacının 1993 yılındaki satış işlemine dayanarak davacıdan tazminat talep etmesinin hakkaniyete aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Red kararı davacı tarafından, davalıya ödenen paranın denkleştirici adalet ilkesi uyarınca tahsiline karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi hatalıdır, gerekçesiyle temyize getirilmiştir.Dava, tapusuz köy senedi ile satılan ve intikal ettirilmeyen taşınmazın bedelinin tahsiline ilişkin alacak davasıdır.Tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın kadastro çalışmasından önce tapusuz olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda davacı 18.06.2012 tarihli beyan dilekçesinde ve temyiz dilekçesinde davacıya ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca tazminini talep etmiştir.Bu nedenle taleple bağlılık kuralı nazara alınarak, mahkemece, davacının 14.07.1993 tarihinde davalıya ödediği bedelin denkleştirici adalet kuralı gereğince, sözleşmenin ifa edilemeyeceğinin öğrenildiği .... Kadastro Mahkemesinin 2009/12 Esas ve 2010/83 Karar sayılı dosyasının kesinleşme tarihi olan 15.07.2011 tarihine göre iade kapsamı belirlenmelidir.Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış ortalamaları gözönünde tutulmalıdır.Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi yerleşik Yargıtay uygulamalarına uygun görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.