MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 8. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 29/04/2014NUMARASI : 2013/904-2014/353Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesi ile; davacının üniversite öğrencisi olduğunu belirterek; davalı babasının aylık 700.00.- TL yardım nafakası ödemesine ve nafakaya her yıl artış oranı uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı cevap dilekçesi ile davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacı yararına aylık 150.00.- TL yardım nafakası ödenmesine karar verilmiş,hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir.TMK.'nun 328/2.maddesinde; "Çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler".TMK.'nun 364/1.maddesinde; "Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür".TMK.'nun 365/2 maddesinde de; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemeleri yer almaktadır.Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında ise; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi de asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK.'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.Somut olayda; davacının, üniversite öğrencisi olduğu, hemşirelik bölümünde okuduğu, aylık toplam 500.00.- TL burs aldığı, kardeşleri ile kaldığı, kira ödemediği; davalının ise, SGK belgesine göre, 1.021.50.- TL aylık geliri olduğu, eşi ve çocuğu ile yaşadığı, kira ödediği, aracı olduğu, ek iş yaptığı anlaşılmaktadır. Davalı babanın cep telefonu aksesuarlarını toptancılardan alıp perakendecilere satarak ek gelir elde ettiği bilgisi dosyaya yansıdığı halde ek iş nedeni ile elde ettiği gelirin mahkemece araştırılmaması ve dava dışı annenin de ekonomik sosyal durumunun araştırılmaması isabetli bulunmamıştır. Mahkemece hükmedilen yardım nafakası miktarı, tarafların tespit edilen ekonomik durumları gözetildiğinde, çok az olup, hakkaniyete uygun bulunmamıştır.Öte yandan; 6100 sayılı HMK 297/2.maddesinde; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümde taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi bulunmaktadır.Davacı vekilinin, artış oranı belirlenerek, yardım nafakasının her yıl artmasının sağlanmasına yönelik talebi de bulunduğu halde; mahkemece, bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemesi de doğru görülmemiştir.O halde, mahkemece yapılacak iş; davalı baba ile dava dışı annenin ekonomik sosyal durumlarının ayrıntılı olarak araştırılarak, nafakanın niteliği, davalının gelir durumu, davacının giderleri, mirasçılıkta da aynı sırada yer alan dava dışı annenin de nafakaya katılma yükümlülüğü değerlendirilerek ve hakkaniyet ilkesi (TMK 4. maddesi) de gözetilerek, daha uygun bir yardım nafakası takdir etmekten ibarettir.Mahkemece, anılan ilkeler gözardı edilerek, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile az miktarda yardım nafakasına karar verilmiş olması ve artış oranı talebinin değerlendirilmemesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.