Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2682 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 255 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde, ayrı yaşamda haklılık iddiasına dayanılarak davacı eş yararına 600 TL tedbir nafakası takdir edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı; davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; "Davacı, müşterek evi terketmesine ve birlikte yaşamaya ara verilmesini haklı kılacak bir neden ortaya koyamamış ve böyle bir durumu ispat edememiştir. Tam tersine evlilik birliği devam ederken davalının iddia ettiği üzere başka erkeklerle cep telefonundan mesajlaşmak suretiyle sadakat yükümlülüğünü ihlal etmiştir. Evlilik birliğinin devamı süresince eşler ayrı yaşasalar dahi sadakat yükümlülüğü devam eder. Dolayısıyla davacı evlilik birliğine ara verilmesini gerektirir haklı bir neden bulunmadığı halde evini terketmiş, bir daha evine dönmemiş, üstelik evlilik birliği hukuken devam ettiği halde, başka erkeklerle mesajlaşmak suretiyle evlilik birliğine sadık kalmamıştır. Tüm bu nedenler birlikte değerlendirildiğinde, davacının 4721 sayılı TMK'nun 6.maddesi uyarınca sübuta ermeyen davasının reddine karar verilmesi gerektiği vicdani kanaatine varılmış...'' gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davalı; 26.10.2011 tarihli celsede ve 27.02.2012 tarihli dilekçesinde; davacı eşin 2011 yılında bay-pas ameliyatı geçirdiği sırada eşinin eşyalarının kendisine verildini, davacı eşin cep telefonunun bir erkek tarafından arandığını, arayan kişiye kim olduğu sorduğunda arayan erkek kişinin telefonu kapattığını, daha sonra eşinin cep telefonuna gelen mesajı okuduğunda, mesajda aşk cümlelerini içeren yazılar olduğunu, daha sonra telefonunda kayıtlı tüm mesajları okuduğunda, başkaları tarafından eşine gönderilen müstehcen mesajlar olduğunu, daha eşinin evi terketmeden 2010 yılının 1. ve 3.aylarında yazılan mesajları okuduğunu, mesaj çeken .... isimli kişiyi aradığında, önce inkar ettiğini sonradan aralarındaki ilişkiyi doğruladığını beyan etmiş, 22.02.2012 tarihli celsede de, eşine 2010 yılının 1.ve 3.ayında ve 2011 yılında müteaddit defalar başka erkeklerden müstehcen mesajlar geldiğini beyan etmiş, davacıda aynı celsede; davalının bahsettiği şekilde birkaç kez müstehcen içerikli mesaj geldiğini, ancak mesaj atan kişiyi tanımadığını, kimseye telefon numarasını vermediğini,mesajın bilgisi dahilinde kendisine atılmadığını beyan etmiştir.Hal böyle iken mahkemece, davacının sözkonusu mesajlara karşılık verdiğine ve ne şekilde evlilik birliğine sadık kalmadığına dair herhangi bir araştırma yapılmadan, davalının iddiası ile davacının evlilik birliği devam ettiği halde başka erkeklerle mesajlaşmak suretiyle, evlilik birliğine sadık kalmadığı kanaatine ulaşılmıştır.Mahkemece, davacı eşin evlilik birliğine sadık kalıp kalmadığı noktasında ve cep telefonundan başka erkeklerle mesajlaşıp mesajlaşmadığına dair yeterli araştırma yapılmadan, sadece davalının beyanları dikkate alınarak, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.